Ağız Bakım Merkezi

Ağız ve Diş Sağlığı Problemleri ve Çözümleri

Ağız ve Diş Sağlığı Problemleri ve Çözümleri. En sık karşılaşılan Ağız ve Diş Sağlığı Problemleri ve Çözümlerini Temel Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi hekimleri cevaplıyor. Ağız ve Diş Sağlığı Problemleri ve Çözümleri ile ilgili en sık karşılaşılan sorulara cevapları bu bölümde bulabilirsiniz.


İnci gibi beyaz dişlere sahip olmak herkesin istek ve hayalidir. İleri teknolojiyi kullanan uzman kadromuzla tanışmak için hemen tıklayın. Gülürken ağzınızı kapatmaktan sıkıldınız mı? 1 Günde Diş Beyazlatma ile gülüşünüzü özgür bırakın.

Neden diş beyazlatmaya ihtiyaç duyulur?

Dişlerin görünümü, kişisel bakımına özen gösteren kişiler için önemlidir. Dişlerdeki şekil ve renk bozuklukları psikolojik rahatsızlıklara dahi neden olabilir. Bitkisel yöntemler kullanılarak ev ortamında uygulanabilen doğal diş beyazlatma yöntemlerinin yanı sıra diş hekimliğinde estetik ve restoratif maddelerin gelişmesi sayesinde pek çok renk, şekil ve konum bozuklukları kolaylıkla çözümlenebilir. Evde yapılan karbonatla diş beyazlatma gibi birtakım uygulamalar, beyazlatıcı diş macunları ve diş beyazlatma kalemi gibi ürünlerin kullanımı gibi yöntemlerin yanı sıra diş hekimleri tarafından uygulanan bazı medikal diş beyazlatma tedavileri de bulunur. Bunların arasında yer alan renklenmiş dişlerin beyazlatılması (bleaching) yöntemi, diğer restoratif metotlara kıyasla daha ekonomik, kolay ve zahmetsizdir.

Dişler beyazlığını neden kaybeder?

Çocukluk döneminde dişlerin oluşumları esnasında meydana gelen yapısal bozukluklar, bebeklik döneminde veya anne karnındayken maruz kalınan bazı antibiyotikler, günlük yaşamda tüketilen yiyecek ve içecekler (sigara, çay ve kahve gibi boyayıcı maddeler) ve içilen sulardaki flor miktarı dişlerde renklenme yapabilir. Dişlerde oluşan bu renk değişimi ikiye ayrılır: İç renklenme: Dişin içine nüfuz etmiş ve fırçalama ile giderilemeyen lekelerdir. Dişlerin oluşumları sırasında oluşan yapısal bozukluklar da (ilaçlara bağlı veya fazla flor alımına bağlı vb.) bu sınıfa girer. Beyazlatma işlemi bu tip vakaların büyük bir kısmında çok başarılı olur. Dış Renklenme: Diş yüzeyine sigara, çay, kahve ve kola gibi boyayıcı bazı gıdalardan yapışan renklenmelerdir. Çoğunlukla diş taşı temizliği ve sonrasında bu lekelerden kurtulmak mümkündür. Farklı renklenmeler farklı tedaviler gerektirir. Bu sebeple ne tip bir tedavi yapılması gerektiğine diş hekiminizin karar vermesi en doğrusudur.

Diş beyazlatma yöntemleri nelerdir?

Diş beyazlatma yöntemleri uygulama tekniğine göre iki farklı türe ayrılır: Ofis ortamında bir saat içinde gerçekleştirilen Power Bleaching; beyazlatıcı jel ve ışıktan oluşan, kısa sürede diş rengini 3-4 ton açabilen en hızlı, güvenilir ve etkili beyazlatma sistemidir. Evde diş beyazlatma (Home Bleaching); ağızdan alınan basit bir ölçü ile kişiye özel hazırlanan plastik ağızlıkların içine jeller konularak yapılan beyazlatma işlemidir. Ortalama 5-7 günde istenen beyazlama sağlanır. Günde 4-8 saat takılması gereklidir (renge ve jele bağlı olarak değişebilir).

Herkes diş beyazlatma işlemi yaptırabilir mi?

İşleme engel herhangi bir diş ve diş eti hastalığı olmayan herkes diş beyazlatma tedavisi uygulatabilir, ancak beyazlatma öncesi diş hekimi muayenesinden geçilmesi gerekir. Ağzında ilerlemiş çürükleri ve diş eti hastalığı olanlar ise hekimleri tarafından uygulanacak olan tedavilerini yaptırdıktan sonra beyazlatma işlemini uygulatmalıdır. Bunun dışında büyüme ve gelişimini tamamlamamış kimselere, gebelere ve emziren annelere diş beyazlatma işleminin uygulanması önerilmez.

Diş beyazlatma güvenli midir yoksa dişlere zarar verir mi?

Yapılan araştırmalar ve mikroskopik çalışmalar; yüzde 10'luk beyazlatma solüsyonu kullanımında hiçbir zarar olmadığını göstermiştir. Diş beyazlatma nedeniyle dişlerse yapısal değişiklik ve kalıcı hasar oluştuğunu gösteren tek bir araştırma bile yoktur. Dişlerin beyazlatılması için farklı konsantrasyonda ilaçlar da kullanılabilir ancak bunların da nasıl ve ne kadar kullanılacağına mutlaka diş hekimi karar vermelidir.

Dişler herkeste aynı oranda mı beyazlar?

Diş beyazlatma tedavisi herkeste aynı oranda sonuç vermez; diş renginin ne kadar açılacağı dişin yapısına göre değişir.

Diş beyazlatmanın yan etkileri nelerdir?

Bütün beyazlatma jelleri dişlerde az ya da çok hassasiyete sebep olur. Soğuk-sıcak içeceklere ve havaya karşı oluşan bu hassasiyet kişilere rahatsızlık verebilir. Bu, uygulamanın normal ve beklenen bir yan etkisidir. Hassasiyet 24-48 saat içinde geçmezse beyazlatıcı kullanımının kesilmesi gerekebilir. Hassasiyet durumunda, diş hekiminizin uygulayacağı florür ve size önereceği diş macunu veya kremleri bu diş hassasiyetini azaltacaktır. Hassasiyeti azaltmak için bir diğer seçenek olarak içerisinde potasyum nitrat bulunduran diş macunları da kullanılabilir.

Beyazlatmanın etkisi ne kadar sürer?

Beyazlatma işleminden alınan sonuç, kişinin diş yapısına bağlı olarak değişir ve yaklaşık 6 ay-2 yıl arasında sabit kalır. Tabii ki bu süre kişinin kendisine de bağlıdır. Beyazlatma sırasında ve sonrasında en az iki hafta dişleri boyayan maddelerden uzak durulmalıdır. Eğer siz de dişlerinizin rengi konusunda sorun yaşıyorsanız diş beyazlatma tedavisi uygulatmak için diş hekiminize başvurabilir, muayene sonucunda dişleriniz beyazlatma için uygun görüldüğü takdirde işleminizi en kısa sürede yaptırabilirsiniz.

1 Günde Diş Beyazlatma Tedavisi

Temel Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği Web Sayfamızdan 1 Günde Diş Beyazlatma işlemi için Online Randevu Alarak İşlemlerinizi Rahat Bir Şekilde Gerçekleştirebilirsiniz. Dilerseniz Telefon Açarak veya aranmayı talep ederek yada E-mail ile Randevu Alabilirsiniz.

Adeziv sistem (bonding) nedir?

 Dişin rengini veya şeklini değiştirmek, büyütmek ya da bir kusurunu tedavi etmek amacıyla dişe yapılan ilavelerdir. Bu amaçla kullanılan malzemeler (mikrofil ajanlar), doğal dişin dış yüzeyine tutturularak şekil ve renk bozuklukları kolayca giderilebilir.Bonding, günümüzde en çok ve en son uygulanan koruyucu dişhekimliği işlemlerinden biridir. Çoğu durumda, en az miktarda diş kaybı ile bu işlem gerçekleştirilir. Bu sistem uygulanırken ağrı hissedilir mi? Hayır! Pek çok durumda, dişi uyuşturmaya bile gerek duymadan bu işlem uygulanabilir.

Doğal görünür mü?

Evet! Kozmetik dişhekimliğinde yetkin bir dişhekimi tarafından yapıldığında doğal görünür.

Adeziv sistem uygulanan dişlerde zamanla renk değişimi olur mu?

Mikrofil ajanlar, en ileri tekniklerle elde edilmiş olup, hemen hemen diş yapısıyla aynı özellikler taşırlar ve ancak normal dişler kadar renk değiştirirler.Yüzey pürüzlülüğü, cilalama ile en aza indirildiğinde lekelenmeye karşı dayanıklılığı artar. Dış faktörlerin sebep olduğu (sigara, çay, kola, kahve vb.) olası lekelenmeler ise, rutin diş muayenelerinde giderilebilir. Bu sistemin uygulandığı dişler özel bir bakım gerektirir mi? Bu konuda bazı sınırlamalar mevcuttur. Çok sert nesneleri (buz, şeker gibi) ısırmaktan kaçınmalıdır. Ayrıca tırnak yeme gibi olumsuz alışkanlıklardan uzak kalınmalıdır. Bir adeziv sistemin ömrü ne kadar dır? Bu süre, kullanılan malzemenin kalitesine ve dişhekiminin becerisine bağlıdır. Son teknoloji ile üretilen malzemelerin ömrü 5 ila 10 yıldır. Bonding (adeziv sistem) uygulanmış bir dişe, daha sonra yeniden bir bonding işlemi yapılabilir.

Bu işlem pahalı mıdır?

Genellikle diğer estetik işlemlere göre daha ekonomiktir. Ücreti belirleyen faktör, kullanılan malzeme ve seçilecek tedavi türüdür.

Tedavi süresi ne kadar dır?

Size, güzel ve kendinizden emin bir gülümseme armağan edecek olan bu işlem için pek çok kez bir seans (15 dak. & 1 saat) yeterlidir. Uygulanacak seans sayısı, yapılacak işleme göre değişir.

Bu işlem herkese uygulanabilir mi?

 Evet! Hemen hemen bütün yaş gruplarına bu tedavi metodu uygulanabilir. Çocuklar, ergenlik çağındakiler, yetişkinler ve yaşlılar görünüşlerini ve gülümsemelerini bu metot sayesinde daha da güzelleştirebilirler.

Çürük oluşumunu nasıl önleyebilirim?

  • Florlu bir diş macunu ile dişler fırçalanmalıdır.
  • Dişlerinizin ara yüzleri için diş ipi veya diğer ara yüz araçlarından faydalanınız.
  • Dengeli beslenmeye dikkat edilmeli ve abur cubur yiyeceklere bir sınır konulmalıdır.
  • Dişlerinizi çürüğe karşı daha dayanıklı hale getiren uygulamalardan “florlama” ve “fissür örtücüler” hakkında dişhekiminize danışınız.
  • Profesyonel diş temizliği ve ağız muayeneniz için düzenli olarak dişhekiminizi ziyaret etmelisiniz.

Ağız bakım ürünlerini nasıl seçmeliyim?

Piyasada çok çeşitli ve cazip kılınan pek çok ürün olması sizi şaşırtabilir. Seçim yaparken onaylanmış ve dişhekiminizin tavsiye ettiği ürünleri satın almaya dikkat etmelisiniz.

Bir diş fırçasını ne kadar süreyle kullanabilirim?

Genelde 3-4 ay kullanılabilir. Diş fırçasının bozulduğunu kıl demetlerinin birbirinden ayrılmasından, dağılmasından ve eğilmesinden anlayabilirsiniz. Sert kıllı fırçalar dişlerinize zarar verebilir. Çocuklar ise henüz doğru fırçalamayı tam olarak uygulayamadıklarından daha çabuk fırça eskitirler.

En doğru diş fırçalama tekniği hangisidir?

Öncelikle fırça 45 derecelik bir açıyla dişe yaklaştırılmalı ve dişin eni doğrultusunda ileri-geri hareketlerle fırçalanmalıdır. En son dişetinden aşağıya doğru bir süpürme hareketiyle işlem tamamlanır. Dişlerin iç yüzeyleri , özellikle ön bölgeler dar olduğundan fırça dik olarak sokularak fırçalanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, bakteri plağı ve yiyecek artıklarının yoğun olduğu dişlerin arka yüzleri, arka dişler ve dil de temizlenmelidir. Genellikle sadece ön dişlerin ön yüzeyleri fırçalandığından çürükler daha çok arka bölgelerde oluşmakta , diş taşları ise çok az fırçalanan alt ön bölgede olmaktadır.

Uygun bir teknik kullanılmazsa dişler zarar görür mü?

Evet. Dişler çok sert bir tabaka olan mine ile kaplı olmasına rağmen sadece yanlış bir teknikle uygulayacağınız bir fırçadan bile büyük zarar görebilir. Hem dişin üst kısmında, hem de kökü kaplayan tabakada aşınmalara, dişetlerinde de çekilmelere yol açabilir. Bu durumda dişler çürüğe daha yatkın hale gelir. dişleri aşındıracak kadar büyük bir kuvvetle diş fırçalamaktan kaçınılmalı ve yumuşak hareketlerle fırça oynatılmalıdır.

Diş etlerinin fırçalanması neden gereklidir?

Yapılması gereken başka bir işlem de diş etlerini fırçalamaktır. “Ama doktor, diş etlerim kanıyor…” Fırçalamaya devam edilmelidir, çünkü diş etlerini besleyen damarlar dolaşım bozukluğu sonucunda dolgunlaşmıştır. Buna tıp dilinde “konjestiyon” denir. Tedavi etmek için kılcal damarları açmak yani fırça yapmak gerekecektir. Böylece diş etinin damarları iyileşir ve kanama da kendiliğinden durur. Diş etinin fırçalanması, diş eti hastalıklarından korunmanın en etkin çarelerindendir.

Fırçadan başka diş temizlik araçları var mıdır?

Bunlar, elektrikli fırça, diş ipliği, kürdan, ara yüz fırçası, su püskürteci (water – pic), stimulatör… gibi araçlardır. Elektrikli. fırça ve su püskürteci ülkemizdegiderek ayaygınlaşmaktadır. Diş İpliği: Diş aralarını temizlemede sık kullanılan yararlı bir araçtır. Yanlış kullanımı diş etine zararlı olmaktadır. Diş hekiminden doğru kullanımını öğrenildikten sonra uygulanmalıdır. Kürdan: Yemek yerken diş arasına giren bir et parçasını kürdanla çıkarabilirsiniz; fakat yemek daima aynı yere kaçıyorsa bu, iki diş arasında normal temas olmadığını gösterir. Böyle durumlar kürdan kullanmayı gerektirir. Kürdan uçlarının özel olarak düzlenmiş olması, ayrıca sterilize edilmesi gerekir.Bu nedenle eczanede satılanlar tercih edilmelidir.

Ara yüz temizleyicileri ne işe yarar?

Diş fırçasının ulaşamadığı alanlarda dişler arasındaki ve dişetinin altındaki artıkları temizlemek için kullanılır. bu alışkanlığa sahip değilseniz başlamak için geç kalmış sayılmazsınız. Diş ipi kullanırken şu noktalara dikkat etmelisiniz: İlk kullanımda kolay kullanım amacıyla mumlu diş ipleri tercih edilir. Ayrıca florlu diş ipleri de tercih edilebilir. Diş ipi her iki elimizin işaret parmağına dolanarak ve baş parmağımızın yardımıyla kullanılır. Diş ipini dişlerinizin arasından yavaş hareketlerle ve kontrollü olarak geçirin. Dişetini yaralayacak sert ve ani hareketlerden kaçınmalısınız. Dişin üzerinde ipi, c harfi çizecek şekilde ileri-geri yukarı-aşağı hareket ettirerek ara yüzü temizleyebilirsiniz.

AĞIZ DİŞ SAĞLIĞINDA YAPMANIZ GEREKENLER:

Her yemekten sonra dişlerinizi fırçalamalısınız. Yemekten 2 saat sonra bakteriler üremeye başlar. Yatmadan önce mutlaka dişlerinizi fırçalamalısınız. Gece tükrük salgısı azaldığı için ağız kurur ve bakterilerin üremesine uygun bir ortam oluşur. Dilinizin en arkasını fırçalamalısınız. Burası kötü kokuların merkezidir. Gargara suyuna batırılmış yumuşak bir fırçayla bu kısmı iyice fırçalamanız gerekir. Ağzınız kuruduğunda; şekersiz naneli sakız çiğneyin. Bu tükürük bezlerini çalıştırır. Yanınızda diş fırçanız yoksa ağzınızı mümkünse (tuzlu suyla) çalkalayın. Islak bir pamuk veya gazlı bez ile dişlerinizi silin. Gece yatmadan önce süt için veya peynir yiyin. Bu besinler bazik olduğu için ağızdaki asit ortamı nötralize eder. İçindeki “kazein” ise dişi güçlendirir. Çok iyi bir bakım yapıyor olsanız da yılda en az 2 kez diş hekiminize kontrole gidin.

AĞIZ DİŞ SAĞLIĞINDA YAPMAMANIZ GEREKENLER

Dişin üzerine aspirin basmak; diş ağrısını geçirmez. Hatta içeriğindeki asit maddeler diş etinin tahriş olmasına ve sıkıntınızın artmasına neden olur. Dişin üzerine kolonya veya alkol ( rakı vs..) basmak; ağrıyı geçirmez. Tam aksine iltihabi bir durum varsa alkol iltihabi bölgede sıvı birikmesine neden olduğundan iltihabın artmasına dolayısıyla ağrının artmasına neden olur. Dişin üzerine tütün basmak; hiç bir rahatlamaya neden olmaz. Hatta tahriş ederek zarar verir. Fazla kahve ve çay içmek; dişleri sarartır. Kahvedeki kafein, ağızdaki tükürük miktarını azaltır ve ağzın kurumasına neden olur. Az içmenizde fayda vardır. Diş macununu fazla koymak; fırçalama fonksiyonunu azaltır hem de gereksizdir. Mercimek tanesi kadar diş macunu kullanmak yeterlidir.
Ağız, vücudumuza hastalıkların giriş yollarından bir tanesidir. Bu yüzden hastalakları engelleme, ağız-diş sağlığının korunması konusunda düzenli bakım büyük önem taşır. Diş hastalıkları ve diş sağlığının korunması açısından erken tanı çok önemlidir. Bu nedenle yılda en az iki kez diş hekimine muayene olunması önerilir. Diş çürümelerinin önlenmesinde sularda yeterli flor olması, düzenli olarak dişlerin fırçalanması, diş ipi kullanılması, aşırı tatlı ve şekerli yiyeceklerden olabildiğince kaçınma bunlar yendiğinde mutlaka dişlerin fırçalanması, diş hekimi kontrollerine gidilmesi temel uygulamalardır. Diş eti hastalıklarının önlenmesinde de diş fırçalama ve düzenli diş hekimi kontrolleri önemlidir. Dişlerde gelişim bozuklukları varsa erken dönemde özel diş hekimliği dallarında uzmanlaşmış birimlere başvurularak gerekli tedavi sağlanmalıdır. Aşırı asitli ve şekerli yiyecekler mikroorganizmaların etkisini artırır. Dişler sert cisimlerle karıştırılmamalı, fındık, ceviz vb. kabuklu yiyecekler dişlerle kırılmamalıdır. Bunlar diş minesinin çatlamasına ve bakterilerin etkisinin artmasına neden olur. Diş minesinin koruyucu etkisi ortadan kalkar.
Ağız bakımı önemlidir . Bunların  en önemlisi mekanik fırçalamadır .tabiki fırçalama sırasında her kısıma tam olarak ulaşılamaz bu sebeple  yardımcı öğe olarak diş ipleri ve ağız bakım suları kullanılır . Bu sebeple gargaralar tek başlarına ağız bakımı yapar diye algı oluşmamalıdır.Mutlaka mekanik fırçalama yapılmalıdır.

Ağız kanserlerinin sıklığı ve ciddiyeti

Ağız kanserlerinin çoğunluğu 45 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve erkeklerde oluşma olasılığı kadınlara oranla 2 kat fazladır. Ağız kanserlerinin oluştuğu bölgeler sıklıkla; dil, ağız tabanı, dil köküne yakın yumuşak damak alanları, dudaklar ve dişetleridir. Ağız kanserleri erken dönemde teşhis edilerek tedavi sağlanmazsa yayılarak sürekli ağrı, fonksiyon kaybı, tedavi sonrası düzeltilmesi mümkün olmayan yüz ve ağız deformiteleri, hatta ölümlere neden olabilir. Dişhekimine düzenli aralıklarla gidilmesi ağız kanserlerinin erken dönemde yakalanması açısından da önemlidir.

Ağız kanserlerinin nedenleri nelerdir?

Ağız kanserlerinin kesin nedeni tam olarak bilinmez. Bununla beraber, tütün ürünleri, alkol ve bazı besinlerdeki karsinojen maddeler ve fazla güneş ışığına maruz kalınması gibi faktörlerin ağız kanseri riskini arttırdığı bulunmuştur. Genetik yatkınlık ta ağız kanserleri için risk faktörleri arasındadır.

Ağız kanserlerinin muhtemel belirtileri

Ağız içinde veya etrafında beyaz veya kırmızı renkli alanlar Ağız içinde hassas, tahriş olmuş, kabarık veya kalınlaşmış alanların olması Ağızda veya boğazda tekrarlayan kanamalar Seste boğukluk veya boğazda yutulamayan cisim hissi Çiğneme ve yutma güçlüğü Dil ve çene hareketlerinde zorlanma Dil veya ağzın diğer bölgelerinde his kaybı, uyuşukluk Alt veya üst çenede meydana gelen şişlikler ve bunun sonucu mevcut protez uyumunun bozulması Ağız kanseri lezyonları başlangıç döneminde ağrısızdır, kanser ilerleyerek sağlıklı ağız dokularında harabiyet oluşturdukça ağrı şikayeti de başlar. Kişinin kendinin ağız kanserini fark etmesi güç olabilir. Bu nedenle düzenli dişhekimine gidilmesi son derece önemlidir.

Ağız kanseri riskinin azaltılması için :

Sigara, pipo gibi tütün ürünlerinin kullanmayınız, tütün çiğnemeyiniz. Alkol kullanıyorsanız, aşırıya kaçmayınız. Hem alkol hem de tütün ürünlerini kullanan kişilerde ağız kanseri riski alkol ve tütün ürünlerini kullanmayan kişilere göre 15 kat artmıştır. Meyve ve sebzeden zengin diyetle besleniniz (araştırmalar bu tür diyetin ağız kanseri riskini azaltabileceğini ileri sürmektedir) Düzenli olarak dişhekimine gitmeyi ihmal etmeyiniz.
Kötü ağız kokusu, çoğu zaman mahcubiyete, sosyo-psikolojik problemlere sebep olur; hatta evlilikleri bile etkileyebilir.

AĞIZ KOKUSU SEBEPLERİ:

Ağız boşluğunda yaşayan bakterilerin artıkları olan sülfürlü bileşikler kötü kokuya yol açar. Ölü ve ölmek üzere olan bakteriler sülfür bileşikleri açığa çıkarır. Bakteri tabakaları ve yiyecek artıkları dilin arka tarafında birikir. Dilin yüzeyi oldukça pürüzlü bir yapıdadır ve bakterilerin yaşamasına elverişli bir özelliğe sahiptir. Büyük miktarda sülfür bileşikleri de bu alanlarda birikir. Eğer diş yüzeyi temizlenmezse kısa sürede bakterilerin yaşamasına elverişli bir hal alır. İleri derecede dişeti rahatsızlığına sahip olanlarda kişinin kendi başına temizleyebilmesi pek mümkün olmayan, ulaşılamayan alanlar vardır. derin dişeti cepleri gibi böyle alanlar da kötü kokuya sebep olur. Şanslıyız ki ağız boşluğundan kaynaklanan kötü kokuların tedavisi kısa sürede sonuç vermektedir ve problem halledilebilmektedir.

AĞIZ KOKUSU TEDAVİ YÖNTEMLERİ (Ağız boşluğu kaynaklılarda)

Diş problemleriyle diğer patolojik nedenlerin tedavisini yapın. Tam bir ağız muayenesi yaptırın. Koku testleri uygulanabilir ki bu testlerle uçucu sülfür gazları ve halitosis hastalığının boyutları tespit edilir. İleri dişeti hastalıkları ve/veya diş çürükleri tedavi edilmelidir. Ağız enfeksiyonları yok edilmeli gömük, sorunlu dişler çekilmelidir. İyi bir ağız hijyenine özen gösterilmeli. Dişlerin tüm yüzleri ve dil sırtı temiz tutulmalıdır. ağız enfeksiyonları tedavi edildikten sonra gargaralar ve diş macunları da yardımcı olabilir Ağız kuruluğuna mani olmak için gün boyu su için. Tükürük salgısını hareketlendirin: bakteri oluşumunu önlemek için ağzın oksijenlenmesine yardımcı olur. Şekersiz sakız çiğnemek bunun en kolay yoludur. Bu arada mentollü pastillere dikkat! Kokuyu giderir gibi görünse de kuruluğa neden olur. Su içeriği bol olan sebze (domates, kereviz, pırasa) ve meyveler (elma muhteşem bir ilaçtır) tüketin. Yiyeceklerinizin üzerine maydanoz doğrayın. Eczanelerde satılan maydanoz yağı bazlı kapsüller alın. Sarımsak, soğan ve baharattan kaçının (ya da, sarımsak ve soğanı pişirerek yemeyi tercih edin). Çoğunlukla kötü sindirildiklerinden süt ürünleri de bu probleme neden olabilir. Dilinizin üzerinde biriken bakterileri temizlemek için bir dil raspası kullanın veya fırçalama sırasında dilinizi temizleyin. Kahve taneleri çiğneyin, portakal veya limon kabuğu emin. Alkol ve sigarayı bırakın. Kötü ağız kokusundan şikayet edenler bu konunun üzerine gitmelidir. çünkü basit bir müdahale ile bu probleminizden tamamen kurtulmanız mümkün olabilir. Eğer ağız ve dişlerinize yapılan müdahaleden sonra hala ağız kokusundan şikayetçi iseniz diğer sebepleri de araştırmak gerekecektir

Dişlerin yapı maddesi nedir?

diş mine, dentin, sement ve pulpadan (diş özü) oluşur. mine: vücuttaki en sert maddedir. dişi en dıştan koruyucu bir katman olarak çevreler. içinde sinir hücreleri olmadığı için duyarlı değildir. % 97’si kalsiyum tuzlarından oluşur. Diş minesi altıgen “apatit” kristalleri şeklinde düzenlenmiştir. Minenin yapısına giren kalsiyum tuzları, organik diş maketi üzerinde yavaş yavaş çökelerek birikir ve kristalleşir. Bu  birikme, ana rahminde iken başlar. Anne, gebelik süresince bazı ilaçlar alırsa veya çocuk mine teşekkülü sırasında bir hastalık geçirirse mine birikimi aksaklığa uğrayabilir. 0 zaman dişler sarı, gri veya kahverengi olur. Bazen de eksik (hipoplazik) teşekkül eder. dentin: minenin altındaki tabakadır. yetişkin bir insan dişinin %75’ini oluşturur. kemikle aynı yoğunluğa sahip olmasına rağmen ısıya ve dokunmaya duyarlıdır. gerektiğinde içerdiği tamir hücreleri ile yeniden dentin dokusu oluşturabilirler. Dişin asıl kitlesini dentin (fildişi) tabakası oluşturur. Dentin, taç kısmında mine; kök kısmında da sement ile örtülüdür. Dentin canlı bir yapıdır ve % 70’i mineral tuzları; % 20si organik madde ve % 10’u da sudan oluşur. Dentinde çok sayıda kanalcık içerir. Bu kanalcıkların içi diş özü sınırındaki dentin yapıcı hücrelerin uzantıları olan iplikçiklerle doludur. Dentin yapan hücrelere “Odontoblast” denir. Dentin kanalcıklarının milimetre karede sayıları 10.000’e. yaklaşır. Diş, dolgu veya kaplama yapılmak için oyulur veya küçültülürse bu kanalcıklar açığa çıkar ve o zaman soğuk, sıcak, tatlı ve ekşiden ağrı duyulur. pulpa (diş özü): dişin orta kısmına ve burada bulunan yumuşak dokuya verilen addır. kökün ucuna kadar devam eder. bu kısımda kan damarları yer alır ve bu damarlar sayesinde diş enfeksiyondan korunur ve daima aktif halde kalır. aynı zamanda pulpada aşırı duyarlı sinir hücreleri bulunur ve bu hücreler sayesinde sıcak, soğuk ve basınç gibi duyular hissedilir. “Pulpa” adı da verilen diş özü, dentin tarafından oluşturulan bir odacık içinde yerleşen kılcal atar ve toplar damarlar; duyu sinirleri ve bütün bu yapıları koruyan bir destek dokusundan oluşur. Diş özünün dış çevresi dentin yapıcı hücrelerle (odontoblast) kuşatılmıştır. Bu hücreler, çürük ve diğer zararlı etkenlere karşı, dişi koruyan kale muhafızlarına benzer. Her hangi bir nedenle oluşan çürüğe karşı dentin yapıcı hücreler üstün gelirlerse bu hücreler diş özü kalesini dentinle sıvarlar; yenik düşerlerse diş özü açılır ve iltihaplanır. Bu etkinlik genç insanların diş özünde daha yoğundur. sement : kökün etrafını kaplayan kemiksi bir tabakadır, çok incedir. diş kökünün çene kemiğine tutunmasını sağlar.  %65’i inorganik maddedir. Bazen kök etrafında ve kök ucunda aşırı sement birikebilir. Buna “Hipersemontoz” denir.

dişler ne işe yarar?

Dişler sindirim sisteminin başında besinlerin ufalanıp parçalanmasına, koparılmasına yardım eder. kendini çevreleyen destek dokuları korur ve gelişmelerini sağlar. konuşmayı ve seslerin doğru bir şekilde çıkmasını sağlarlar. estetik olarak yüzle bir bütünlük içindedir.

Dişlerin Görevlerine Göre Farklı Yapıları Vardır;

1- Kesici Dişler Alt ve üst çenedeki ön dişler “Kesici Diş” olarak adlandırılır. Üst çenede genişliği 9-10 mm. olanlar orta kesici; 6-7 mm. olanlar ise üst yan kesicilerdir. Alt orta ve yan kesicilerin genişlikleri  ise 6-7 mm. arasındadır. 2- Kaninler (Köpek Dişleri) “Köpek dişi” ve “göz dişi” adı da verilen kaninler kesici dişlerden sonra gelir, alt ve üst çenede sağlı-sollu birerden dört (4)tanedir. Uçları sivri olup koparmaya yararlar. 3- Azı Dişleri Kaninlerin arkasında, azı dişleri yer alır. Yapı olarak birbirinden farklı olan azı dişleri, her bir yarım çenede, iki küçük azı, üç de büyük azı olmak üzere beşer tane ve bir çenede toplam on (10) tanedir. Bütün küçük azıların çiğneme ve kenetlenmeye yarayan ikişer tümsekçikleri vardır. Üst çenedeki büyük azıların dörder tümsekçiği; alt çenedeki büyük azıların beşer tümsekçiği vardır. Bu tümsekçiklere “tüberkül” adı verilmektedir. 4- Akıl Dişleri – Üçüncü Büyük Azılar = Yirmi yaş Dişleri Akıl dişleri ayrı bölümde incelenmiştir (yirmi yaş dişleri). Burada, sadece şekillerinin ve kök sayılarının çok değişik olduğunu belirtmekle yetiniyoruz.

Dişlerin Düzgün Konuşmaya Etkisi:

Konuşma, insan ilişkilerinin en önemlilerindendir. Ayrıca, politikacılık, aktörlük, spikerlik, şarkıcılık gibi bazı meslekler, büyük ölçüde düzgün konuşmaya dayanır. Düzgün konuşmada dişlerin önemli rolleri vardır. Aşağıda ki birkaç örneğin bu rolü vurgulamaktadır. 1- DE ve TE sesleri, dil ucunun, üst kesicilerin damak tarafındaki eğiminden destek almasıyla çıkar. 2- FE ve VE sesleri ise, alt dudağın, üst kesicilerin kesici uçlarına temas etmesiyle çıkar. 3- SE sesi, karışık bir işlemle çıkar. Alt ve üst kesiciler birbiriyle temas halindeyken, dilin, azıların dil tarafındaki yüzeyinden destek alması ve dil ucunun da (kesiciler arasında bir oluk yapıp) hava borusu oluşturmasıyla gerçekleşir. ŞE ve JE sesleri de buna benzer bir işlemle gerçekleşir; fakat bu sırada dil ucu göreve katılmaz. Dişler çene kemikleri, dişetleri, dil, damak, buların hepsi, çiğneme, tat alma. yutkunma ve konuşma ile ilgili görevlerini bir bütün halinde yürütürler.

dişlerin oluşumu ve gelişimi ne zaman oluyor?

Embriyolojik hayatta (anne karnında) ağız boşluğuna ait oluşum belirtileri 3. haftada görülmesine rağmen, dişlerin gelişimine ait ilk belirtiler 6.haftaya rastlamaktadır. 7.haftadan itibaren dişlerin tomurcukları hafta hafta belirmeye başlar.

süt dişleri nasıl tanınır?

Süt dişleri, çocuk altı aylıkken çıkmaya başlar ve 2.5 yaşında alt ve üst çenede 10’ardan (20) tane olarak tamamlanır. Süt kesicileri ve süt kaninleri, kalıcı dişlere göre daha küçüktür. Süt azıları da kalıcı azılara göre daha küçük yapıdadır. Çocuk büyüdükçe, süt dişlerinin kökleri altında yer alan kalıcı dişin kökü, sürme etkisiyle erimeye başlar; kök tamamen eriyip dişin yalnız kuronu kalınca da diş kendiliğinden düşer.

hangi diş ne zaman çıkar?

İlk diş yaklaşık altı aylıkken çıkar. Akıl dişleri de 18-20 yaşında… Demek ki diş çıkarma süreci, insanın 20 yılını alır. Ama hangi diş kaç yaşında çıkar? Bunu özetleyen bir tablo hazırlanmış ve aşağıda verilmiştir. Tablodaki yaşların yaklaşık rakamlar olduğunu; 1-1,5 yıl önce veya sonra sürmesi gereken dişin vakitsiz sürebileceğini, bazen de gecikmeler olabileceğini belirtmeliyiz. Isırma ve öğütme nasıl gerçekleşir? Kesici dişler, yiyecekleri ısırmaya ve kesmeye yararlar. Üst diş kavisi, alt diş kavisinden daha geniştir ve onu her yönde taşar. Alt çenenin aşağıya kaymasıyla ağız açılır ve lokma kesici dişlerin arasına girer. Ağız kapatılınca, ısırma hareketi ile üst kesiciler alt kesiciler üzerinde bir makasın ağzı gibi kayar ve yiyecekleri koparır.Öğütme işlemi alt çene eklemi ve çiğneme kaslarının uyumlu çalışması ve yana hareketlerle gerçekleşir. Besinleri iyi öğütebilmek için diş dizilerinin düzgün ve eksiksiz olması şarttır.

diş etinin yapısı

Bir dişin dışarıdan sadece taç kısmı görülür ve diğer kısımları çene kemiği içinde gizlenmiştir; üzeri dişeti dokusu ile örtülüdür. Diş eti, sert, lifli ve kan dolaşımı ile iyi beslenen bir yapı olup; normal rengi uçuk pembedir. Sert ve kemiğe sıkı-sıkıya yapışan 4-5 mm’lik dişeti daha yumuşak bir bağlantı ile yanak ve dudak içini döşer; bu yapıya “Mukoza” denir. Yanak ve dudakların iç yüzü ile diş dizileri arasında “Vestibül” = “Dalız” yer alır.

Tükürüğün bileşimi ve etkisi nasıldır?

Yeni doğan bebeğin ağzı sterildir (mikropsuzdur), fakat birkaç dakika sonra kirlenir ve yaşam boyu da mikroplu kalır. Öyleyse neden hastalanmıyoruz? Çünkü ağızda bulunan bakterilerin çoğu hastalık yapmayan mukoza (saprofit) türdendir. Ancak vücudun direnci kırılınca bu bakteriler hastalık etkeni olabilir. Ağızda bulunan bakterilerin hepsi “Ağız florası”nı oluşturur. Diğer yandan, ağız boşluğunun çok önemli bir koruyucusu daha vardır: Tükürük. Kulak önü, çene altı ve dil altı bezleri tarafından üretilen renksiz, özel kıvamda, akıcı bir sıvı olan tükürük, üretildiği bezlerden kanalcıklar aracılığı ile ağız boşluğuna taşınır. Bezler günde 5 litreye yakın tükürük üretirler. Kulak önü tükürük bezinin kanalı, üst 1. büyük azı yakınında; diğer tükürük bezlerinin kanalcıkları da dil altında ağza açılırlar. Tükürük içinde bakterilerin üremesini durduran fermentler, fluor ve kalsiyum tuzlan bulunur. Tükürük kanallarının açıldığı yerde diş taşlarının fazla birikmesi, bileşimindeki kalsiyum tuzlarının çökelmesi nedeniyledir. Tükürüğün ağız ve dişlere yararlı etkileri şöyle özetlenebilir; 1- Tükürük, dişleri mekanik olarak temizler. 2- Tükürük, dişleri çürümekten korur. 3- Tükürük, içinde bulundurduğu mayalarla ağız mukozasını korur.

çürük tedavisi:

diş sert dokularının madde kaybı ile birlikte ilerleyen hastalığına çürük denir. diş sert dokularında kaybolan maddeyi yerine koyacak bir yenileme ya da tamir olayı olmaz. yani çürükte madde kaybının dokularca tamir olanağı yoktur. ayrıca çürük boşluğu çürütücü etkenlerin yerleşmesi, gelişmesi ve korunması için bir barınak teşkil eder.bu nedenle çürük tedavisinde başlıca iki çaba vardır: Çürütücü etkenlerin barınağını ortadan kaldırmak ve dişteki madde kaybını birtakım dolgu malzemeleri ile gidererek tekrar iş görür hale getirmek… eğer elimizde çürüyerek kaybolan diş dokularını fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerine sahip ve tedavi edilecek dişe mükemmel bir şekilde yapışıp kaynaşabilecek bir dolgu maddesi bulunsaydı çürüğü temizlemek ve doldurmak basit bir işlem olurdu. ancak bugün bu özelliklerin tümüne sahip bir dolgu maddesi olmadığı için, ön dişlerde estetiği arka dişlerde de dayanıklılığı sağlayan çok çeşitli dolgu maddeleri kullanılmaktadır. bu maddelerin değişik özellikleri nedeniyle dolgu yapma tekniklerinde en uygun şekil ve yöntem dişten dişe değişmektedir.

çürük tedavisinde kullanılan malzemeler nelerdir?

  • çinko içerikli genelde geçici amaçla kullanılan maddeler
  • kalsiyum içeren dişi iyileştirici özelliğe sahip maddeler
  • gümüş, kalay, çinko,altın içeren dayanıklı maddeler
  • cam, alüminyum, fosfat ve yapay reçinelerin bir karışımı olan estetik amaçlı kullanılan maddeler
  • alüminyum silikat cam partiküllerinden oluşan çok çeşitli amaçlar ile kullanılan maddeler
  • ağız dışında hazırlanıp dişe yapıştırılan (bonding) blok malzemeler

diş gangreni nedir?

Dişin pulpa tabakasının (sinir-damar ağı) mikro organizmalarca işgali sonucu canlılığını kaybettiği bazı durumlarda içerdiği protein, karbonhidrat ve yağların kimyasal olaylar sonucu parçalanmasıdır. çürüğe meyilli dişlere sahip bireylerin daha çocuk yaşlardayken ilk çıkan daimi dişlerinde bile aşırı çürük sonucu pulpa gangrenine rastlanabiliyor.

diş gangreninin sebepleri nelerdir?

Ani darbelerle dişin kırıldığı durumlarda olabildiği gibi sürekli ve yavaş yavaş etki yapan yüksek dolgular, sızıntılar, sinire ulaşan çürükler de dişin ölümüne sebep olabilir.

diş gangreninin tedavisi var mıdır?

Dişi canlı olarak ağızda tutmak için artık çok geçtir. yapılacak tedavi şekli dişin ortasındaki bozulmuş yapıların temizlenmesidir (kanal tedavisi). en son çare ise ne yazık ki çekimdir. Not: Yukarıdaki yazının bazı bölümleri Prof. Dr. İlter Uzelin yazısından alınmıştır.
Birçok anne-baba, yaşadıkları diş sorunlarının çocuklarının da başına gelmemesi için ne yapmaları gerektiği konusunda oldukça endişelidirler. Her anne babanın isteği ileride çocuklarının sağlıklı bir ağız-diş yapısına sahip olmalarını sağlamaktır. Genellikle bebekler ilk dişlerini 4–14 ay arasında çıkarırlar. Bebeklerde dişler fırçalanma dönemi başlayana kadar her mamamdan sonra temiz bir gazlı bez ile dişler ve dil üstü temizlenir. Böylece hem pamukçuk oluşumu engellenmiş olur hem de ağız içinde ki atık maddelerin bakteri oluşumu engellenerek daha yeni çıkan dişler korunmuş olur. Çocuğunuzun ilk dişi çıkar çıkmaz dişin üzerini ve ağzın geri kalan kısmını temizlemeniz gerekmektedir. Bu temizleme işlemini bir tülbent veya eczanelerden temin edilebilecek steril tamponlarla yapabilirsiniz. İlk dişlerin sürmesi bebeğinizin ağız florasının değişmeye başladığının bir işaretidir. Diş sürmesinin başlaması ile ağzın temizlenmeye başlaması, bakteri sayısının azaltılması açısından çok önemlidir. Ağızdaki diş sayısı artmaya başladıktan sonra, bezle temizlemekten vazgeçilip yumuşak bir fırça ile diş fırçalamaya başlanması gerekmektedir. 2 yaşına kadar dişlerin macunsuz olarak fırçalanması, 2 yaşından sonra ise dişlerin çocuklar için özel üretilmiş çocuk diş macunu ile (fluor konsantrasyonu düşük) fırçalanması gerekmektedir. Fluor halen, diş çürüklerinden korunmasından en etkili yöntemdir. Çocuk diş macunlarının hemen hemen hepsi aynı Fluor konsantrasyonuna sahiptir. Nohut tanesi büyüklüğünde diş macunu kullanılması, çocukların gereksiz yere diş macunu yutmasını engelleyecektir. Çocuklar tatlarından dolayı diş macununu yemeyi çok severler, erken dönemde çocuklara diş fırçalama eğitimi verilirken mutlaka diş macununu yutmaması gerektiği üzerinde de durulmalıdır. Diş ipi kullanımı, ideal ağız hijyeni için yetişkinlerde olduğu gibi çocuklar için de son derece önemlidir. 3–4 yaş civarı çocuklarda diş ipi kullanımı ancak anne ya da babanın bu uygulamaya yapması ile mümkündür. Çocukların kendi başlarına diş ipi kulla bilmeleri (el becerilerinden) dolayı ancak 8–10 yaşları arasında olabilmektedir Çocukların yaşları ilerledikçe uygulanacak koruyucu diş hekimi yaklaşımları da değişmektedir. 1–5 yaşına kadar diş hekimi tarafından yapılacak koruyucu uygulamalar sadece, dişlerin profesyonel temizlenmesi ve fluor verniği uygulamaları şeklinde olurken, 6 yaşından sonra dişler üzerine fluor jelleri uygulaması ve azı dişlerin çiğneme yüzeylerine uygulanan “Fissür Örtücü” yapılması gibi farklı yaklaşımlar uygulanabilmektedir. Fissür örtücüler ve fluor uygulamalarının düzenli olarak yapılması, diş çürüklerini %90’lara varan oranda önlemektedir. Özellikle 6 yaşından sonra girilen “karışık dişlenme” döneminde senede en az 2 (iki) kere diş hekimi ziyareti yapılması, uygulanan koruyucu uygulamalar sayesinde çocuğunuzun çürüksüz bir ağza sahip olmasını sağlayacaktır. Ağız Diş bakımında erken müdahale ile ucuz, eziyetsiz ve zaman kaybı yaşamadan çözüm bulunabilir. Her şeye rağmen çocuklarda diş kaybı olmuş ise zaman kaybetmeden çarpışıklık ve diş kaymaları oluşması için yer tutucular uygulanmalıdır.
×

Merhaba!

Temel Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi ile hızlıca görüşme başlatabilir veya randevu almak için hemen yazabilirsiniz

×