Ağız Bakım Merkezi

Ağız ve Diş Sağlığı Problemleri ve Çözümleri

Ağız ve Diş Sağlığı Problemleri ve Çözümleri. En sık karşılaşılan Ağız ve Diş Sağlığı Problemleri ve Çözümlerini Temel Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi hekimleri cevaplıyor. Ağız ve Diş Sağlığı Problemleri ve Çözümleri ile ilgili en sık karşılaşılan sorulara cevapları bu bölümde bulabilirsiniz.


Sigara ve tütün kullanımı ağız için oldukça zararlıdır. Bu zararları şöyle sıralayabiliriz:

1) Dişlerin üzerinde katran artıkları veya koyu-kahverengi lekeler birikir. 2) Damakta kırmızı renkli iltihabi oluşumlar gözlenir 3) Dişeti hastalığına yatkınlık 4) Kötü ağız kokusu 5) Siyah kıllı dil görüntüsü 6) Ağızda doku bozuklukları (oral lezyonlar) 7) Dişeti çekilmesi 8) Ağız kanseri Tütünün en büyük zararlarından birisi ağız kanseridir. Genelde ağız kanserlerinin %75’inde sigara ve alkol alışkanlığı olduğu saptanmıştır. Kişi sigarayı bırakırsa ağız kanseri riski hemen ve önemli ölçüde azalır. Sigara bırakıldıktan 10 yıl sonra ağız kanseri olma riski, hiç sigara içmeyeninkine denk olur.

Ağız kanserinin tespiti

ağızda ve boyunda ağrısız, alışılmadık şişlik, yumru ve şişlik oluşumu ağız içinde yer yer kırmızı ve beyaz alanlar Ağız veya boğazdan gelen tekrar eden kanamalar çiğneme- yutkunma zorluğu Düzenli olarak diş kontrollerini yaptırmanız erken tanıda önemlidir. Anormal bir doku değişikliği varsa biopsi alınarak teşhise yollanır. Eğer ağız içinde anormal bir doku değişikliği varsa hemen hekiminize başvurmalısınız.

Ağız kanserini nasıl tespit edersiniz?

Şu durumlarda yüksek risk altındasınız demektir:
  • sigara ve tütün kullanımı
  • aşırı alkol tüketimi
  • sürekli güneş ışığına maruz kalma
  • dudak ısırma, yanak çiğneme alışkanlığı
  • kötü yapılmış protezler
Bazı erken işaretler :
  • yüz, boyun ve ağızda 2 hafta içinde iyileşmeyen ağrılar, uyuşuk alanlar
  • dudak, dişeti veya diğer ağız bölgelerinde oluşan şişlik, yumru veya kabarcıklar
  • beyaz, kırmızı veya koyu renkli alanların oluşması
  • ağız içinde tekrar eden kanamalar

7 KOLAY ADIMDA KANSER TESTİ :

1-) BAŞ-BOYUN aynada başınıza ve boynunuza bakın. Yüzün solu ve sağı aynı şekle sahip olmalıdır. Yüzünüzün sadece bir tarafında oluşan kabarcık ya da yumru oluşup oluşmadığını kontrol edin. 2-) YÜZ cildinizi kontrol edin. Renk, şekil değişikliği, yeni ben oluşumu ya da ağrılı alanlar var mı? 3-) BOYUN yan ve ön kenarları parmakla kontrol edin. Hassas bir alan hissediyor musunuz? 4-) DUDAK alt dudağınızı dışarı- aşağı çıkardığınızda herhangi bir renk değişikliği ya da ağrılı bir alan fark ediyor musunuz? Alt dudağınızı parmağınızla yoklayın, tekrar kontrol edin. aynı işlemi üst dudak için de tekrarlayın. 5-) YANAK yanakların iç kısmında beyaz, kırmızı, koyu renkli lekeler var mı? İşaret ve baş parmağınızla yoklayarak şişlik veya ağrılı bir alan olup olmadığını kontrol edebilirsiniz. 6-) DAMAK damağınızı görmeye çalışın. Şişlik, hassasiyet, renk değişikliği var mı? 7-) DİL dilinizi dışarı çıkarıp renk ve yüzey yapısını kontrol edin. Sağına, soluna, üstüne ve altına bakın.
Süt dişleri de tıpkı kalıcı dişlerde olduğu gibi tedavi edilmelidir. “Nasıl olsa değişecek!” düşüncesiyle bu dişlerin çekilmesi pek çok problemlere neden olur. Süt dişlerinin beslenmede önemi vardır. Çürük dişleri olan çocuklar dişleri ağrıdığı için doğru dürüst yemek yiyemezler. Aynı şekilde dişleri çekilen çocuklar da yemek yiyemedikleri için büyüyüp gelişemezler. Genel vücut gelişiminin yanı sıra süt dişleri çenelerin gelişimi için de gereklidir. Dişler konuşmak için gereklidir. Özellikle konuşmanın öğrenildiği dönemde ön süt dişlerinin eksik olması f,v,s,z,t harflerinin bir alışkanlık haline gelerek ömür boyu yanlış telaffuz edilmesine neden olacaktır.  Güzel bir gülümseme için ise sağlıklı dişlere ihtiyaç vardır. Çürük ya da eksik dişleri olan çocuklar çirkin göründüklerini düşünerek psikolojik rahatsızlık duyarlar. Süt dişlerinin bir diğer görevi de alttan gelen daimi dişlerin yerini korumaktır. Bir şekilde süt dişi zamanından önce çekilirse yandaki dişler bu boşluğa doğru kayar. Alttan gelecek kalıcı dişe yer kalmaz. Bu diş diğerlerini sıkıştırır, sonuç olarak çapraşıklıklar meydana gelir. Bu nedenlerden dolayı süt dişleri de daimi dişlerde olduğu gibi tedavi edilmelidir.

Süt Dişi Travmaları

Süt dişi travmaları, sıklıkla okul öncesi dönemde özellikle küçük çocukların dengelerini sağlamakta zorluk çekmeleri nedeni ile görülür. Araştırmalar, görülme sıklığının %11 ile %30 arasında değiştiğini göstermektedir. Bu oranlardaki büyük farklılıkların hekime başvurma oranının düşük olmasından kaynaklandığı bildirilmiştir. 1 -3 yaşlarında, fiziksel aktivitenin artması ile doğru orantılı olarak görülme sıklığı artar. Erkek çocukları daha fazla etkilenir. Kalıcı dişlerde travma görülme sıklığının ise %22 oranında olduğu ve 8 -11 yaş arasında sıklıkla görüldüğü saptanmıştır.

Süt Dişi Travma Tedavileri

Olayın oluş zamanı dişin etkilenme miktarını ve tedavi planını etkiler. Olayın nerede olduğu tetanoz profilaksisi açısından önemlidir. Diş travmalarının olası zararlarından korunmak için travma şekli ve büyüklüğü nasıl olursa olsun eğer bilinç kaybı, kanama, denge kayıpları, baş ağrısı, kusma, bulantı, konuşma zorlukları vb. gibi genel sağlık durumu ile ilgili bir problemi yoksa en kısa sürede mutlaka bir diş hekimine, mümkünse bir çocuk diş hekimine başvurulmalıdır.

Süt Dişi Travmalarından Korunmak İçin Neler Yapılmalı

Aileler ve çocuklarla ilgilenen kişilere düşen birinci görev diş travmalarına karşı hazırlıklı olmalarıdır. Bu hazırlık acil durumlarda ne yapılması gerektiğinin bilinmesi ve ulaşılacak hekimin belirlenmesini içermektedir. Ayrıca çocuklara, spor yaparken ağız koruyucu aparey ve kask, arabada kemer ve koltuk, evde ise düşmeyeceği ortamlar sağlanmalıdır. Travma ile diş hekimine başvuru arasında geçen süre, tedavinin başarısını etkileyen birinci nedendir. Eğer diş kırıldıysa ve kırık parça bulunabildiyse, kırık parçayı hemen bir süt içerisine koyarak mümkün olan en kısa sürede (ilk 1 saat içerisinde) diş hekimine başvurmak gerekir.

Biberon Çürüğü

Bebeklerde bazen dişlerin üzerinde sürer sürmez kahverengi lekeler oluştuğu ya da bu dişlerin kırılıp döküldüğü gözlenir. Aslında bu lekeler diş çürükleridir ve dişler de çürük nedeniyle kırılır. Çocukluk döneminde yaygın olarak görülen ve halk arasında “biberon çürüğü” olarak adlandırılan bu durum, yanlış beslenmeye bağlı olarak gelişen enfeksiyon hastalığıdır. Ciddi sorunlara neden olabilen biberon çürüğü, erken yaşta görülmesi nedeniyle tedavisi oldukça güçtür. Bebek beslenmesinde en önemli besin olan anne sütü ya da inek sütü doğal olarak şeker içerir. Gece yatmadan önce ya da uyku sırasında bebek anne sütü ya da biberon emerse süt ağızda birikerek mikropların dişleri çürütmesi için elverişli bir ortam oluşturur. Bu nedenle özellikle gece beslenmesi sonrası dişlerin temizliğine özen gösterilmelidir.Genellikle üst ön dişlerde görülen bu çürükler, bazı durumlarda aşırı ilerleyerek tedavisinin imkansızhale gelmesine neden olabilir. Bu tip durumlarda tedavi edilemeyen dişlerin çekilmesi söz konusu olur. Süte ilave edilen şeker, pekmez, bal ve benzeri şekerli gıdalar çürüğün daha çok yayılmasına ve ilerlemesine neden olur. Bu nedenle uykudan önce verilen mamadan sonra ağız iyice çalkalanmalı ve yalancı emzik herhangi bir tatlıya batırılarak verilmemelidir.
Tırnak yeme alışkanlığına çoğunlukla 3-4 yaşlarından önce başlamaz. (Çok ender olarak 5 aylık gibi erken bir dönemde görülebilir). Çocukların %33 de tırnak yeme davranışı görülür. Bu oran erken ergenlik çağına kadar sürer. Ergenlik çağında tırnak yiyen çocukların sayısı %40-45’e yükselir. Yani ergenlik çağına doğru çocukların hemen hemen yarısı tırnak yeme davranışı gösterir. Bunun nedeni olarak gençlerin çevreden onay görmemeleri olarak değerlendirilir. Ayrıca tırnak yiyen çocukların ailelerinin çoğunda tırnak yiyenlere rastlanmaktadır. Bunun içinde tırnak yemenin bir taklit olduğu ve büyükleri taklit etmek suretiyle öğrenildiği ileri sürülmektedir. Ergenlik çağında sosyal onay görenlerin çoğu bu alışkanlığı terk etmektedir.Tırnak yemek bazen ayak parmaklarını ısırmakla ve ayak tırnaklarını el parmaklarıyla yakalama ile ilişkili görülmektedir. Ayak parmağı tırnağının yenilmesi ve ısırılması hemen hemen sadece kızlarda görülmektedir.

Tırnak yeme alışkanlığının sebepleri

Bu davranışın altında yatan sebepler parmak emmede olduğu gibi çoğunlukla psikolojik rahatsızlıklardır. Alışkanlık daha çok baskı altına alınmış heyecanların ilgilendiği durumlarla olup, çocuk bunun arzu edilmeyen bir davranış ve alışkanlık olduğunu anlayınca kökleşmekte olduğu görülmektedir. Tırnak yeme bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilir. Aile içinde aşırı baskılı ve otoriter bir eğitimin uygulanması, çocuğun sürekli azarlanarak eleştirilmesi, kıskançlık, yeterli ilgi ve sevgi görememe sıkıntı ve gerginlik başlıca nedenlerdir. Anne babanın yaşantısı da önemli bir etkendir. Anne baba geçimsizlikleri anne babanın sık sık kavga etmesi ailedeki sorunlar çocuklarda tırnak yeme gibi davranışlara neden olur. Bunun yanı sıra anne babanın aşırı kaygılı olması çocuğu aşırı derecede koruyup kollaması ayrıca anne babanın çocuklar arasında ayrım yapması çocuklar arasında kıskançlığa yol açar. Bu da dolaylı şekilde kendini tırnak yeme olarak gösterir. Tırnak yeme daha önce belirttiğimiz gibi taklit yoluyla da edinilebilen bir davranıştır. Ailede herhangi bir bireyin tırnak yeme davranışı göstermesi doğal olarak çocuğun ilgisini çekecektir. Ayrıca tırnak yeme davranışı olaylara bağlı olarak gelişebilmektedir. Çocuğu tedirgin eden herhangi bir olay veya çevrede onun için hoşnutsuzluk yaratacak herhangi bir durum bu davranışı göstermesine yol açar.

Tırnak yeme Tedavi ve alınabilecek önlemler

En etkili yöntem 3-4 yaşlarına kadar bu alışkanlığın anne baba tarafından görmezlikten gelinmesidir. Daha sonra bu alışkanlık devam ederse;
  • Çocuğun gerginlik ve uyumsuzluk nedenleri iyice araştırılmalı ve bunlar saptanarak çözüm getirilmeli
  • Çocuğu azarlamak, korkutmak, ceza vermek gibi zorlayıcı yöntemlerin uygulanması yararlı olmamaktadır. Hatta kimi zaman daha ağır duygusal problemlerin çıkmasına neden olabilir.
  • Çocukları korku kaygı yaratacak durumlardan uzak tutmak gerekir.
  • Küçük çocukların kaygı korku verici televizyon filmlerini izlemeleri, kavgalı olaylarda bulunmaları çocuğu heyecanlandıracağı için sakıncalıdır.
  • Tırnak yiyen çocuklara geceleri yatarken eski hafif eldivenleri giydirmek. Çocuk gece tırnaklarını yemek veya ısırmak istediğinde hatırlatıcı olması bakımından yararlı olabilir.
  • Parmak ve tırnağa acı fakat zararsız bir sıvı sürülebilir. Bu hem hatırlatıcı ve hem de tırnağını ağzına götürdüğü zaman acı ile birleştiğinde terk etmeye yardımcı olabilir.
  • Çocukların ilgisi başka yöne çekilebilir. Sinema, televizyon izlerken veya radyo dinlerken onun ağzını çiğneyecek bir şeyle meşgul etmek tırnak yemenin ve ısırmanın yerine gelecek bir etkinlik olabilir.
  • Çocukları ara sıra başarılarından dolayı ödüllendirme bazı durumlarda yarar sağlayabilir. Ancak bunun kısıtlı ve uygun şekilde kullanılması gerekir. Aksi takdirde çocuk yeni ödüller almak için bunu kullanabilir.
  • Tırnak derin kesilebilir. Çocuğun kendi tırnak bakımıyla uğraşması da yararlı olabilir. Bunun içinde çocuğa manikür ve pedikür malzemeleri alınabilir.
Son söz ve bir önlem olarak tırnak yemenin ve ısırmanın çok kötü bir alışkanlık olmadığı ve bunu isteyenlerin kolaylıkla terk edebilecekleri çocuklara anlatılmalıdır. Çocuk buna inandırıldığı zaman bu alışkanlıktan vazgeçmek için çaba gösterecektir. Çünkü dış etkenler çocuğun bu alışkanlıktan vazgeçmesine fazla etkili olmamakla bazı hallerde alışkanlığın kökleşmesine ve başkalarını kızdırmak ve huzursuz etmek için bir araç olarak kullanılmasına neden olmaktadır
Doğru diş fırçalama en az iki dakika yani tam 120 saniye sürse de çoğu yetişkin dişlerini bu kadar süre fırçalamaz. En az iki dakika fırçaladığınızdan emin olmanız için zaman tutabilirsiniz. Dişlerinizi doğru bir şekilde fırçalamak için kısa ve nazik hareketlerle fırçalayın, dişeti çizgisine özel önem gösterin ve dişlerin arka kısımlarına, bilhassa dolgu, kuron ve diğer restorasyonların çevresindeki alanlara ulaşmaya dikkat edin. Doğru fırçalama için aşağıdaki maddeleri sırayla uygulayabilirsiniz.
  • Ellerinizi yıkayınız.
  • Ağzı bol su ile çalkalayınız.
  • Kuru diş fırçası üzerine, bezelye-nohut büyüklüğündeki diş macununu yayarak sürünüz.
  • Diş fırçasını uygun şekilde başparmağın desteği ile tutunuz.
  • Diş fırçasını, üst çene arka dişlerinin yanağa bakan dış yüzeyine, diş ile dişetinin birleştiği yere 45 derece açı ile yerleştiriniz.
  • Kısa ve nazik hareketlerle dişetinden dişe doğru,her bir diş üzerinden 8-10 kez geçecek şekilde süpürür gibi bilekten döndürme hareketi ile fırçalayınız.
  • Aynı yöntem ile üst çene dişlerinin damağa bakan iç yüzlerini fırçalayınız.
  • Üst çene ön dişlerinin arka yüzeylerini, fırçayı dik tutarak fırçalamaya devam ediniz.
  • Üst çene çiğneyici yüzeylerini ileri-geri hareketlerle fırçalayınız.
  • Diş fırçasını, alt çene arka dişlerinin yanağa bakan dış yüzeyine, diş ile dişetinin birleştiği yere 45 derece açı ile yerleştiriniz.
  • Kısa ve nazik hareketlerle dişetinden dişe doğru,her bir diş üzerinden 8-10 kez geçecek şekilde süpürür gibi bilekten döndürme hareketi ile fırçalayınız.
  • Aynı yöntem ile alt çene dişlerinin dile bakan iç yüzlerini fırçalayınız.
  • Alt çene ön dişlerinin arka yüzeylerini fırçayı dik tutarak fırçalayınız.
  • Alt çene çiğneyici yüzeylerini ileri-geri hareketlerle fırçalayınız.
  • Dil yüzeyini hafifçe ileri-geri hareketlerle fırçalayınız.
  • Ağzı bol su ile çalkalayınız.
  • Diş fırçasını yıkayınız ve kuruması için temiz bir kaba, diğer fırçalarla temas etmeyecek şekilde, dik olarak bırakınız.

Doğru Diş Fırçalama Nasıl Olmalıdır?

Doğru diş fırçalama en az iki dakika yani tam 120 saniye sürse de çoğu yetişkin dişlerini bu kadar süre fırçalamaz. En az iki dakika fırçaladığınızdan emin olmanız için zaman tutabilirsiniz. Dişlerinizi doğru bir şekilde fırçalamak için kısa ve nazik hareketlerle fırçalayın, dişeti çizgisine özel önem gösterin ve dişlerin arka kısımlarına, bilhassa dolgu, kuron ve diğer restorasyonların çevresindeki alanlara ulaşmaya dikkat edin. Doğru fırçalama için aşağıdaki maddeleri sırayla uygulayabilirsiniz.
  • Önce üst dişlerinizin daha sonra da alt dişlerinizin dış yüzeylerini fırçalayın
  • Önce üst dişlerinizin daha sonra da alt dişlerinizin iç yüzeylerini
  • Bütün dişlerinizin çiğneme yüzeylerini yani üst yüzeylerini temizleyin
  • Daha ferah bir nefes için dilinizi de fırçalamayı unutmayın
Hangi Tipte bir Diş Fırçası Kullanmalıyım? Birçok diş hekimi, yumuşak kıllı fırçaların plakları ve kalıntıları dişlerden çıkarmak için en iyi çözüm olduğu fikrinde birleşmektedir. Küçük başlı fırçalar da ayrıca tercih edilmektedir, çünkü bu tip fırçalar arka bölgedeki dişler dahil olmak üzere ağzın tüm alanlarına daha iyi ulaşabilmektedirler. Diğer yandan, birçok insan için pilli diş fırçası iyi bir alternatiftir. Pilli diş fırçaları, özellikle fırçalamada güçlük çekenler veya sınırlı el kabiliyetine sahip kişiler için kolaylık sağlamaktadır. Kullandığım Diş Macununun Önemi Nedir? Kendiniz için uygun olan diş macununu kullanmanız önemlidir. Günümüzde; çürük, dişeti iltihabı, tartar,lekeler ve diş hassasiyeti. gibi birçok problemle savaşmada yardımcı olması için tasarlanmış birçok diş macunu çeşidi bulunmaktadır. Diş hekiminizden kendiniz için uygun olan diş macunu konusunda yardım alabilirsiniz. Diş Fırçamı Ne Sıklıkta Değiştirmeliyim? Diş fırçanızı yıpranmaya başladığında ya da normal şartlarda her üç ayda bir değiştirmeniz gerekir. Buna ek olarak, belirli hastalıklar sonucunda fırçada yeniden enfeksiyona yol açabilecek mikroplar bulunduğundan bu dönemlerde fırçanın değiştirilmesinde fayda vardır.
Hepimizin bildiği gibi ağzımızda en son süren dişler üçüncü azı dişleridir. Genelde 17 ila 25 yaşları arasında sürmeye başlarlar. Bu dişlerin ağızda bırakılıp bırakılmaması konusu tartışmalıdır. Eğer doğru pozisyonda sürerlerse ve çevre dokulara zarar vermiyorsa bu dişin yerinde kalmasında bir sakınca yoktur. Çene kemiğine kaynaşmış ve anormal pozisyonlu bir dişin (röntgenle tespit edilmiş) ileride yol açacağı zararlar göz önüne alınarak çekimine karar verilebilir. Diş arkındaki yer darlığı durumlarında dişin sürmesi dişeti- kemik ve diğer komşu diş engeline takılabilir. Yirmilik dişin çekilmesini gerektiren haller nelerdir? ÇÜRÜK : Tükürük, bakteri ve yiyecek parçacıkları yeni çıkmakta olan dişin açtığı yuvada birikerek hem yirmilik dişi hem de yanındaki azı dişini tehdit eder. Bu tip çürükleri fark etmek ve tedavi etmek oldukça zordur. Ağrı ve enfeksiyona yol açan ve apseyle sonuçlanan ağır tablolar meydana gelebiliyor. DİŞETİ HASTALIĞI (perikoronit) : Kısmen çıkmış bir yirmilik dişin dişetinde bakteri ve yiyecek artıklarının depolandığı bir enfeksiyon odağı oluşur. Bu durum ağız kokusu, ağrı, ödem ve trismusa (ağzın tam açılamaması hali) sebep olur. Enfeksiyon lenfler aracılığı ile yanak ve boyuna yayılabilir. Yirmilik dişin etrafındaki bu enfeksiyona yatkın zemin her seferinde kolayca enfekte olmaya adaydır. (Bakınız, Dişeti hastalıkları) BASINÇ AĞRISI : Sürme sırasında komşu dişlere de basınç uygulanıyorsa sıkışmadan dolayı da bir ağrı hissedilebilir. Bazı durumlarda bu basınç aşınmaya yol açar. ORTODONTİK SEBEPLER : Pek çok genç birey dişlerindeki çapraşıklıkları düzeltmek için ortodontik tedavigörmektedir. Yirmi yaş dişlerinin sürme basınçları diğer dişlere de yansıyacağından diğer dişlerde de bir hareketlilik olur, çapraşıklıklar artabilir. PROTEZLE İLGİLİ SEBEPLER : Protez planlaması yapılan bir ağızda yirmilik dişleri hesaba katmak gerekir. Çünkü, yirmilik diş çekildikten sonra değişen ağız yapısına göre yeni bir protez yapmak gerekecektir. KİST OLUŞUMU : Gömük bir dişin sebep olduğu kistik vakalar gözlenmiştir. Kist kemik yıkımına, çene genişlemesine ve çevredeki dişlerin yer değiştirmesine ya da zarar görmesine sebep olur. Kemik yıkımını önlemek için diş çekilmeli ve kist temizlenmelidir. Nadiren bu kist çok geniş alanlara yayılırsa tümörlere dönüşebilir veya çene kemiğinde kendiliğinden kırılmalara yol açabilir. Hiçbir rahatsızlık vermese de kötü pozisyonlu bir yirmilik diş niçin çekilmelidir? Dişin pozisyonunun bozuk olması enfeksiyon için tek başına yeterli bir sebeptir. böyle bir durumda bahsedilen problemler mutlaka yaşanacaktır. Üstelik bu tip problemler aniden ve beklenmeyen bir zamanda gelişirler. Yirmilik dişler, fırça ve diş ipiyle ulaşılması zor alanlarda bulunurlar. Zamanla çürümeye yol açan bakteri, asit ve yiyecek artıkları bu bölgede toplanır. Eğer diş çürür ve dolguyla restore edilmezse diş kısa zamanda iltihaplanır. Bu dişleri temiz tutmak zor olduğundan biriken bakteri ve yiyecek artıkları kötü ağız kokusuna sebep olur. Dişeti altında yatay (düşeyden sapmış) pozisyondaki gömük bir diş, diğer dişlerin hareketi, sıklaşması ve çarpıklaşması ile sonuçlanacak olan bir basınç oluşturur. Gömük dişin üzerini kaplayan dişetinin altına toplanan bakteriler enfeksiyona yol açar. Yirmilik dişlerin çekilmesi için en uygun zaman nedir? İmpact- kötü pozisyonlu bir diş şikayete yol açsın ya da açmasın 14 ila 22 yaşları arasında çekilmelidir. Genç yaşlardaki operasyonlar teknik olarak daha kolaydır ve iyileşme daha çabuk olur. 40 yaşın üstünde operasyonlar epey zorlaşır.Ayrıca yaşın artmasıyla birlikte yan etkiler de artar ve iyileşme dönemi uzar. Akut- aktif enfeksiyonun olduğu durumlarda (perikoronitis) diş çekilebilir mi? Genellikle hayır. Enfeksiyonun var olduğu bir durumda müdahale edilirse enfeksiyon çevreye yayılır, yara iyileşmesi geç ve güç olur. Lokal ağız hijyeni, antibiyotikler ve bazen de karşı çenedeki yirmilik dişin çekimi ile enfeksiyon kontrol altına alınır. Diğer diş çekimlerinden farklı mıdır? Yirmilik dişin konum,şekil ve boyutuna bağlı olarak uygulanacak işlemin zorluk derecesi değişir. Basit bir çekimden sonra hafif bir şişlik, ağrı ve kanama olabilir. Daha özel işlemler gerektiren bazı kompleks çekimler de uygulanabilmektedir. Dişhekiminizin alacağı önlemler ve bulunacağı tavsiyeler yan etkileri minimalize eder. Bu çekimi takiben -dry soket- denen bir iyileşme bozukluğu yaşanabilir. Çekim boşluğunda kan birikmez ve ağrı da gelişebilir. Birkaç gün içinde durum düzelir. Ayrıca dişhekiminin tavsiyelerine uyulduğu takdirde bu olayla hiç de karşılaşılmayabilir. İleri yaşlarda kemik yapısı yoğunlaştığı ve esneklik azaldığı için çekim zorlaşır, iyileşme yavaşlar. Operasyon sonrası bakım Yara yeri kurcalanmamalıdır. Yoksa ağrı, enfeksiyon veya kanama gelişebilir. İlk 24 saat boyunca o taraf ile çiğneme yapılmamalıdır. İlk 24 saat sigara içilmemelidir. Çünkü sigara kanamayı arttırıp iyileşmeyi bozar. Tükürülmemelidir. Yoksa kanama artar ve pıhtı yerinden oynayabilir. Kanama kontrol edilmeli. Eğer dikiş atılmamışsa steril gazlı bezle tampon yapılır. Pıhtı oluşumu için tampon yarım saat ağızda tutulmalıdır. Tampon alındıktan sonra kanama devam ediyorsa yeni bir tane konur. Şişkinliğin kontrolü. Operasyon sonrası bölgeye soğuk bir tampon uygulayarak dolaşım yavaşlatılır ve yüzün şişmesinin önüne geçilir. Uygulama şöyle olmalıdır: 20 dakika soğuk tampon- 20 dakika ara- tekrar 20 dakika soğuk tampon şeklindeki periyotlarla devam edilir. İlk 24 saatten sonra her 2 saatte bir ılık tuzlu suyla ağzı gargara yapmak gerekir. karışım 1 bardak ılık suya 1 çay kaşığı tuz koymak suretiyle hazırlanır.
×

Merhaba!

Temel Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi ile hızlıca görüşme başlatabilir veya randevu almak için hemen yazabilirsiniz

×