Ağız Bakım Merkezi

Ağız ve Diş Sağlığı Problemleri ve Çözümleri

Ağız ve Diş Sağlığı Problemleri ve Çözümleri. En sık karşılaşılan Ağız ve Diş Sağlığı Problemleri ve Çözümlerini Temel Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi hekimleri cevaplıyor. Ağız ve Diş Sağlığı Problemleri ve Çözümleri ile ilgili en sık karşılaşılan sorulara cevapları bu bölümde bulabilirsiniz.


Aslında ağız-diş sağlığı için gerekli optimal beslenmenin, genel sağlığımız için gerekli olan optimal beslenmeden bir farkı yoktur

Protein ve diş

Proteinin , gelişim öncesi ve gelişim dönemlerinde dişler üzerindeki etkisi büyüktür.Dişlerin yapısı, organik bir matriks( ağ) ve bunun üzerine çökelen mineraller ( inorganik matriks) den ibarettir. İşte diş sert dokularının organik matriksi protein eksikliğinde bozulur.Sonuçta bu olay mineralizasyonda azalmaya yol açar. Yapılan araştırmalar; anne karnında yetersiz protein alınmasının diş sert dokularını %71 oranında etkilediğini göstermektedir.

Kalsiyum ve diş

Ayrıca kalsiyum , A,B,C ve D vitaminleri de önemlidir.Kalsiyum dişleri kuvvetlendirir. Ancak kalsiyumun kana karışıp dokulara taşınması için D vitamini gerekmektedir.Aynı zamanda proteinler de kalsiyumun dokulara taşınmasını sağlar.

Vitaminler ve diş:

A vitamini eksikliği diyeti dokusunun enfeksiyona karşı dayanıklılığını azaltmakta ve iyileşmesini geciktirmektedir.Aynı zamanda diş sürmesinde gecikmelere de yol açmaktadır B vitamini eksikliğinde , ağız dokularında hassasiyet ve dişleri çevreleyen alveol kemiğinde harabiyet görülmektedir. C vitamini eksikliği ise yine kireçlenme bozuklukları ve dişetlerinde kanamalara yol açan bazı hastalıklara sebep olur. Hamilelikte beslenmenin, çocuğun dişleri kadar annenin diş sağlığı üzerinde de etkisi büyüktür.Bu nedenle hem anne hamilelik döneminde hem de bebek gelişim döneminde yeterli ve dengeli bir biçimde beslenmelidir. Yetersiz beslenen kişilerin dişeti ve çevre dokularının da zayıf teşekkül ettiği görülmüştür. Dişlerin etrafındaki dokular sürekli olarak harap olmakta ve yenilenmektedir. Bunun için de uygun bir beslenme şarttır.

Besinlerin cinsi ve diş:

Besinlerin cinsi de önemlidir. Mesela havuç, elma gibi sert ve lifli gıdalar dişeti dokusu üzerinde temizleyici etki yaparken, sürekli püre, muhallebi gibi yumuşak gıdaların yenmesi dişeti dokusunun dayanıksız olmasına sebep olur.
Ortognatik cerrahi halk arasında çene ameliyatı olarak bilinir. Hastanın problemine göre alt ve üst çene aynı anda ameliyat edilebildiği gibi sadece alt çene ya da üst çeneye de operasyon yapılabilir. Alt çene ameliyatı ortodontik tedavi sırasında, tedavi sürerken yapılır. Ameliyat süresi, bozukluğa göre tek çenede olduğunda yaklaşık 1,5-3 saat sürmekte ve 2-3 gün arasında hastanede yatılması gereklidir. İlk hafta sıkıntılı geçse de 1 ay sonra belirgin bir düzelme olur. 6. aydan sonra tamamen iyileşme görülür. 1 yıldan sonra ise hastalar hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam edebilirler. Alt çene ameliyatına 18 yaşını geçmiş hastalarda ortodontik tedaviye destek amaçlı veya ortodonti tedavisinin tek başına yeterli olmadığı vakalarda başvurulur. Alt çene ameliyatı yapılmadan önce mutlaka ortodonti tedavisine başlanmış ve dişlerin konumlarının düzeltilmiş olması gerekir. Bu ameliyat ortodontik tedavi süresinin bir parçasıdır. Dişlerdeki şekil bozuklukları her yaşta tedavi edilir, fakat çene bozuklukları hastanın yaşına göre yapılacak tedavide değişiklikler gösterir. Ergenlik yaşını geçirmiş ve yetişkin hastalarda cerrahi işleme başvurulur. Bu operasyon sırasında hastanın dişlerindeki teller çıkarılmadan ameliyat gerçekleştirilir.

ALT ÇENE AMELİYATI NEREDE VE NASIL YAPILIR?

Alt çene ameliyatı hastanede genel anestezi altında yapılır. Bu tarz ameliyatlarda oluşabilecek enfeksiyonlara karşı bu ameliyatların tam teşekküllü bir hastanede, steril ameliyat şartlarında yapılması gereklidir. Bunlara dikkat edildiği sürece enfeksiyon riski son derece düşük olmaktadır. Ameliyat ortodonti tedavisi sırasında dişlerin şekil bozukluğu giderildikten sonra diş telleri çıkarılmadan yapılır. Alt çenenin normalden küçük ya da geride olması durumunda çene kemiği kesilerek öne doğru alınır ve oluşan aralığa kemik dokusu nakledilir. Titanyum plak ve vidalarla sabitlenir. Alt çenenin önde ya da aşırı geliştiği durumlarda da kemik dokusu kesilerek alt çene geriye alınır. Kesik vidalarla sabitlenir. Dişleri birbirine bağlamak gerekmez. Beslenmeyle ilgili bir sorun yaşanmamaktadır. Ortaya çıkan şişlikler ise bir haftada geçmektedir.

CERRAHİ İŞLEM ÖNCESİNDE NELER YAPILIR?

  • Öncelikle hastanın tam teşhisi için röntgen çekilir.
  • Ameliyat sırasında rehber olması açısından alçı modeller yapılır.
  • Sefalometrik inceleme yapılır. (Operasyon öncesi değerlendirme için çekilen kafa röntgenidir)
  • Fotosefalometrik analiz. (Cerrahi öncesinde hastanın profildeki değişimi öncesi ve sonrasını gösterir)
  • Bu çekilen filmler bilgisayara aktarılarak çeşitli ölçümler yapılır, kullanılan programlarla ameliyat olacak hastanın ameliyat sonrası görünümü hakkında fikir sahibi olunur.
  • Çalışma sonrası problemin kaynağı belirlenir ve böylece ameliyat planı yapılır.

ALT ÇENE AMELİYATININ AVANTAJLARI NELERDİR?

  • Mükemmel bir estetik ve iyi bir profil görünümü elde edilir.
  • Yaşam kalitesi artar ve kendine güven gelir.
  • Hastanın çiğneme, yemek yeme ve konuşma gibi sorunları düzelir.
  • Ortodontik tedavinin uzun vadede başarılı sonuçlanmasını sağlar.
  • Ortodontik tedavinin süresini kısaltır ve çene kemiğinin daha iyi konumlanması sağlanır.
  • Hastanın varsa nefes problemleri ortadan kalkar.
  • Ameliyat ağız içinden yapıldığı için iz kalmaz estetik açıdan hiçbir problem olmaz.

OPERASYON SONRASI NELERE DİKKAT EDİLİR?

  • Koruyucu olarak ameliyat sonrası antibiyotik tedavisi yapılır.
  • Ortaya çıkabilecek ağrılar için ağrı kesici ve kas gevşeticiler kullanılmalıdır.
  • İlk haftalarda sıvı gıdalar tüketilmelidir. Daha sonrasında yumuşak gıdalara geçilir.
  • İlk sargılar 3-4 gün içinde çıkarılır ve dikişler alınabilir.
  • Hastalar sadece alt çene operasyonu olduğundan bir hafta sonra normal hayatına dönebilir.
En az iki dakika fırçaladığınızdan emin olmanız için zaman tutabilirsiniz. Dişlerinizi doğru bir şekilde fırçalamak için kısa ve nazik hareketlerle fırçalayın, dişeti çizgisine özel önem gösterin ve dişlerin arka kısımlarına, bilhassa dolgu, kuron ve diğer restorasyonların çevresindeki alanlara ulaşmaya dikkat edin. Doğru fırçalama için aşağıdaki maddeleri sırayla uygulayabilirsiniz.
  • Çocuğunuzun ellerini yıkamasına yardımcı olunuz.
  • Fırçalamaya başlamadan önce fırça tutuşunu gösteriniz.
  • Kuru diş fırçası üzerine, bezelye büyüklüğünde koyduğumuz diş macununu yayarak sürünüz.
  • Dişler kapalı pozisyonda iken kısa ve nazik hareketlerle, bir dişe 8-10 defa temas edilerek, sol arka dişlerden başlayarak sağa doğru tüm dişlerin ön yüzeylerini daireler çizerek fırçalamasını sağlayınız.
  • Üst dişlerin damağa bakan iç yüzeylerindekırmızıdan beyaza (dişetinden dişe) doğru süpürme hareketini ve üst ön dişlerin iç taraflarında fırçayı dik tutarak dişetinden dişe doğru süpürme hareketini 8-10 defa tekrarlamasını sağlayınız.
  • Sağ ve sol üst çenedeki dişlerin çiğneyici ve ısırma yüzeylerini ileri-geri hareketlerle fırçalamasını sağlayınız.
  • Alt dişlerin dile bakan iç yüzeylerinde kırmızıdan beyaza (dişetinden dişe) doğru süpürme hareketini ve alt ön dişlerin iç taraflarında fırçayı dik tutarak diş etinden dişe doğru süpürme hareketini 8-10 defa tekrarlamasını sağlayınız.
  • Sağ ve sol alt çenedeki dişlerin çiğneyici ve ısırma yüzeylerini ileri-geri hareketlerle fırçalamasını sağlayınız.
  • Dil yüzeyini arkadan öne doğru fırçalatın ve ağzı 2-3 kez bol su ile çalkalamasını sağlayınız.
  • Diş fırçasını yıkama ve kuruması için temiz bir kaba, diğer fırçalarla temas etmeyecek şekilde, dik olarak bırakılmasını sağlayınız.
Diş çürükleri daha çok koyu renklenmelerle birlikte görülen oyuklar olarak algılanmaktadır. Önlenebilir bir hastalık olmasına karşın dünyada diş çürüğü deneyimi yaşamayan çok az insan vardır.

Dişler neden çürür?

Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturabilmektedir. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına ve dişhekimlerinin kavite dedikleri oyuklara neden olmaktadırlar. Uzun yıllar, nedeni bilinmeyen bir hastalık gözüyle bakılan diş çürüğünün günümüzde “çok sebebe bağlı bir hastalık” olduğu anlaşılmıştır. Diş çürüğünün başlıca 3 etkeni vardır: Bakteri plağı (Diş plağı adı da verilir), Karbonhidratlı gıdalar (Şeker, un… gibi), Bünyesel etkenler (Dişin yapısı. tükürüğün bileşimi… gibi) Diş sağlığı dengeli olan bir kimsede bu etkenlerden birisi değişikliğe uğrarsa, çürük ortaya çıkar.

Çürük belirtileri nelerdir?

Çürük ve oyulmuş bir diş, koyu renkli boşluğuyla kolayca tanınır. Fakat bazen çürük çukurcuğu gizli kalır ve diş hekimi ancak yardımcı tanı araçlarıyla (mesela diş röntgeni gibi) teşhis koyabilirÇoğu zaman çürük, diş tüberküllerinin yani tümsekciklerin birbiriyle kesiştiği yerde veya dişin boyun kısmında görülür. İki diş arasında kalan gizli çürükler uzun süre fark edilmez. Bu tür çürüklerde “… akşam yemek yerken dişime taş geldi zannettim, bir de baktım, dişimin bir parçası ağzımda…” denildiğini sıkça duyarız.Diş çürüğünde diş hekimine başvurmayı gerektiren en önemli belirti ağrıdır. Ağrı, soğuk, sıcak, tatlı veya ekşiden olur. Ağrının şiddeti kişiden kişiye değişir ve etken ortadan kalkınca ağrıda geçer; fakat tedavi edilmeyen çürüklerde ağrılar bir süre sonra sürekli olmaya başlarlar.

Diş çürüğü nasıl ilerler?

Çürük, daima dişin yüzeyinden başlar ve ilerleyerek dentin tabakasına erişir. Dentin, mineden daha fazla organik madde içerir. Bu nedenle çürük bu tabakada daha çabuk yayılarak dentini bir burgu gibi deler; fakat, çürüğün ilerleme hızı, kişiden kişiye ve dişten dişe çok değişir. Unutulmaması gereken bir husus da, dentinin dişin bir savunma organı olduğudur. Dentin içinde önceki bölümde tanımı yapılan kanalcıkların ucunda odontoblast denilen yapım ve onarım hücreleri bulunur ve bunlar çürük dentini tamir dokusu ile tıkayabilirler. Tıpkı kuşatılan bir kaleyi savunanların güllelerle açılan gedikleri onarmaları gibi… Kendiliğinden olan bu savunma, bazen hızla ilerleyen çürük karşısında yetersiz kalabilir.

Çürükten korunmak için ne yapmalıdır?

İlk yapılması gereken şey diş hekimine gitmek ve onun önerilerine uymak olmalıdır. Aslında çürükten korunma, bir kişisel irade konusudur ve hepimizin sağlam dişler ve sağlıklı ağzın getireceği rahatlığın bilincinde olmamız gerekir.

Diş plağı ve karbonhidratlı gıdalar neden çürük oluşturur?

Günümüzde bakteri plağı ile ilgili çok sayıda araştırma yapılmaktadır ve artık şekerle birlikte bakteri plağının, çürüğün baş etkenlerinden birisi olduğu anlaşılmıştır. Bakteri plağı görülebilir mi? Evet görülebilir. Bunlar, dişlerin boyun kısmında ve iki diş arasında yer alan beyazımsı kirlerdir. (Fark edilmesini kolaylaştırmak için piyasada “Disclosing Tablet” veya “Disclosing solution” adıyla bilinen boyayıcı tablet ve eriyikler satılır.) Plak şöyle teşekkül eder: Önce tükürükle protein dişe yapışır. Bu proteindeki bol miktarda ağız ortamında bulunan şekerden kimyasal yolla dekstran yapar. Dekstran bu protein plağına tutunur ve böylece diş plağı teşekkül eder. Teşekkül eden plak artık yalnız ağız çalkalamakla giderilemez. Buraya kadar oyunun-yani çürük oluşumunun-piyonları (yani bakteriler) hazır olmuştur… Şimdi bakteriler, mineye bir hamle yapacaklardır… Bakteriler bu hamleyi iki koldan yaparlar: Bazı bakteriler şekerden asit yaparak, minenin inorganik örgüsünü bozarlar. Bir kısmı da, minenin organik kısımlarını parçalayan enzimler ya parlar. İşte diş çürüğü oyununun senaryosu kısaca böyledir. Bu oyun nasıl bozulur ve çürük nasıl önlenebilir?Bakteri – şeker işbirliği önlenirse oyun bozulur mu? Bu nasıl olabilir? Müttefiklerden birisini; Örneğin şekeri ortadan kaldırarak… Şeker, çikolata, pasta yemeden… Olur mu? Şeker, organizma için kaçınılmaz gıdalardan birisidir ve hayvan deneyleri şekerden yoksun beslenmenin çürüğü durdurmadığını, sadece biraz azalttığını göstermiştir. Evet, şeker bir çürük etkenidir ama, ne tek başına ne de başlıca etken…Öyleyse, çürükten korunmak için ne yapmalıdır? Asıl korunma, ikinci saldırgana yani mikroplara karşı mücadele ile olur. Bu da dişleri fırçalayarak gerçekleştirilir.

Kimlerde daha çok çürük olur?

Şekerli ve unlu yiyeceklerle bakterilerin buluşması sonucunda çürükler oluştuğuna göre herkes için bir tehlike var demektir. Ancak beslenmelerinde karbonhidratlı ve şekerli yiyeceklerin oranı çok yüksek olanlar bir de sularında florür oranı çok düşükse çok daha fazla çürük tehlikesi altındadırlar. Bakteri plağı tarafından oluşturulan aside karşı tükürük doğal bir savunma mekanizması oluştursa da tek başına çürüğü önleyemez.Tükürük akışını ve miktarını azaltan hastalıklar ya da ilaçlar da çürük oluşumunu hızlandırmaktadırlar. Bu nedenle de dişhekimleri tükürük akışını artırdığı için şekersiz sakızları sıklıkla önerirler.

Çürük Aşısı Var mıdır?

Hayır… “Ama gazetelerde okuyoruz” diyeceksiniz. Biraz önce size çürüğün çok sebebe bağlı bir hastalık olduğunu söyledik. Neye karşı, hangi etkene karşı aşı hazırlanacak? Bilim adamları yaklaşık elli yıldır bu konuda çalışmaktadırlar

Çürüğe karşı antibiyotik var mıdır?

Çürüğü durduracak bir antibiyotik yoktur. Üstelik, antibiyotikler çocuklarda oluşum döneminde dişlerin üzerine çökelerek onları boyarlar ve gri-kahverengi, morumtırak renk almalarına neden olurlar.

Antiseptik gargaralar kullanalım mı?

Bazı ağız ve dişeti hastalıklarında belirli bir süre için belirli dozda antiseptik gargara verilebilir; fakat şunu unutmayın ki, ağız sağlığında en etkin araç fırçadır.

Çürük oluşumuna bazı alışkanlıkların etkisi

Beslenme alışkanlıklarının çürük oluşumuna etkisi olduğu öteden beri bilinmektedir. (Örneğin sert ve lifli gıdalarla beslenen Eskimolarda çürük hemen hemen hiç görülmez.) Buna karşılık yumuşak ve yapışkan besinlerin dişler üzerine tutunmaları, plak oluşturmaları ve çürük meydana getirmeleri daha kolaydır.

Diş çürümesi önlenebilir mi?

EVET. Sabah kahvaltısından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerin fırçalanması ve her gün diş ipliğinin düzenli kullanılması en etkili yoldur. Yiyecek artıkları en çok dişlerin çiğneme yüzeylerindeki girintilerde ve dişlerin birbirine değdiği ara yüzeylerde biriktiği için, diş fırçaları küçük başlı seçilmelidir. Dişlerin iç yüzeyleri, dış yüzeyleri, çiğneyici yüzeyleri ve dilin üstü fırçalanmalı ve ara yüzlerde diş ipliği kullanılmalıdır. Fırçalar, orta derecede sert ya da yumuşak kıllı olmalı ve belirli aralıklarda değiştirilmelidirler. Fırça kıllarının aşınmamış olması ve bakteri taşımayacak bir şekilde muhafaza edilmesi gerekmektedir. Asla başkasının diş fırçası kullanılmamalıdır. diş fırçalama sırasında florürlü bir diş macunu kullanılarak, florürün diş çürüğünü önlemedeki rolünden yararlanılmalıdır. Florürlü macunlara yardımcı olarak aynı zamanda ağız kokusunu gidererek ferahlık ve temizlik hissi veren florürlü gargaralar da kullanılabilir. Şekerli yiyecekleri ana öğünlerde tüketmeye çalışmak ve yemek aralarında bir şey yememeye gayret etmek de diğer bir önlemdir. Dişhekimine muntazam aralıklarla başvurmak bir çürüğü önlemek ya da erken yakalamada en iyi yoldur. Ayrıca sıcak ve soğuğa duyarlı dişler ya da ağrılı dişlerde veya tebeşirimsi renkte olan başlangıç çürükleri, kahverengi renklemeler ve oyuklar gibi durumlarda vakit geçirilmeden hekime başvurulması tedavinin şeklini değiştirecek ve zorluğunu azaltacaktır.

Çürük nasıl tedavi edilir?

Diş çürüğünün kendiliğinden iyileşmediğini ve çürüyen yapının tamir olmadığını biliriz. Çürük tedavi edilmezse ilerler. Öyleyse, mutlaka çürük dişi doldurmak gerekir. Henüz diş özüne kadar ilerlememiş çürükler şöyle tedavi edilir:

1. Önce Çürük Temizlenir

Mine ve dentin çok sert yapılardır. Çürüğü temizlerken bu yapıların kaldırılması gerekir. Çürük, “frez” dediğimiz özel uçlarla temizlenir. Günümüzde çürük, elmas uçlu veya tungsten çeliğinden yapılmış frezlerle temizlenir. Bu frezler yüksek dönülü, hassas motorlara takılır. Bu motorların dönüşü dakikada 300.000’dir. Saniyede, (ya da 2 sayana kadar) kullanılan alet tam 5.000 devir yapar. Ayrıca dönme esnasında hiç titreşim de yoktur. Biraz ağrı olabilir. Çünkü, dentin yüzeyi biraz hassastır ve kişiden kişiye değişen şiddette ağrı duyulur. Bunun çaresi lokal anestezidir. Lokal anestezi ile hiç ağrı duymadan diş dolgusu yaptırılabilir.

2. Temizlenen Çürük Boşluğu Şekillendirilir

Diş doldurturken sadece çürüğün temizlenmez çürük etrafında bazı düzeltmeler de yapılır. Çürük boşluğunun genişletilmesi “kavite hazırlama” belirli kurallara göre biyomekanik ve yapısal (morfolojik) zorunluluktan dolayı yapılmaktadır. Not: Bu sayfadaki yazıların bir kısmı Prof. Dr. İlter Uzelin yazısından alınmıştır.
Bazı kişiler diş çürümesini ciddi bir sağlık sorunu olarak görmezler. Ancak, zamanında ve doğru şekilde müdahale edilmediğinde, daha çok sorun yaratan bir hastalığa yol açabilir. Çürüme, bakterinin, dişin özünü enfekte etmesine izin verir. Enfeksiyon köke ve çevre kemiğe yayılır. Bu apse olarak bilinir. Eğer enfeksiyon kemiğe ulaşırsa, diş kaybedilebilir. Enfekte diş kökü ve şişmiş doku ağrıya neden olabilir. Eğer kök ölürse, ağrı yok olacak, ancak yavaş yavaş da bitişik kemiğe zarar verecektir. Enfeksiyonun bir bölümü olarak oluşan irin, çene boyunca bir kanalı aşındırabilir ve diş eti üzerinde bir şişme ya da içi irinle dolu bir deri lezyonuna yol açabilir.

Diş Apsesi Belirtiler

  • Dişte sürekli ya da zonklama şeklinde ağrı;
  • Sıcak ya da soğuk yiyecek ve içeceklere karşı hassasiyet;
  • çiğnerken ağrı;
  • Boyunda şişmiş lenf düğümleri
  • Ateş ve genel kırıklık.

Diş Apsesi Teşhis

Eğer dişinizde sürekli ve zonklama tarzında bir ağrı varsa, çiğnerken ağrı duyuyorsanız ya da sıcak ya da soğuk yiyecek ve içeceklere karşı hassassanız apseli bir dişiniz olabilir. Hafif ateş, boyunda şişmiş lenf düğümleri olabilir ve genel olarak kendinizi iyi hissetmezsiniz. Sızlayan dişin yanındaki diş eti üzerinde oluşan şişme bir noktada patlayabilir ve patlarken ağzınızda kötü tat ve koku bırakan yoğun bir sıvı çıkarabilir. Aynı anda, ağrı büyük bir olasılıkla geçecektir. Eğer bu semptomlardan herhangi birini yaşarsanız, derhal diş hekiminize başvurun. Diş hekiminiz dişinizi muayene eder ve ne yapılması gerektiğine karar verir.

Diş Apsesi Tedavi

Diş hekiminize gitmeden önce, aspirin ya da başka bir ağrı giderici alarak apse ağrısını geçirmeye çalışabilirsiniz. Yalnız, aspirini doğrudan dişinizin ya da çevre dokunun üzerine uygulamayın. Ağzınızı saat başı ılık, tuzlu suyla çalkalamak yatıştırıcı olabilir ancak tedavi edici değildir. Geçmişte, apseli bir dişe yapılan tek tedavi, dişin çekilmesiydi Belirli koşullar altında diş çekimi yine de uygun olabilir. Ancak, günümüzde diş hekimleri genellikle apseli dişleri iyileştirmektedirler. İlk adım olarak, diş hekiminiz büyük bir olasılıkla enfeksiyonu gidermek için bir antibiyotik tedavisi uygulayacak. böylece enfeksiyonun vücudunuzun diğer bölümlerine yayılmasını önleyecektir. Rahatlamanız için ayrıca reçeteye ağrı giderici ilaçlar yazabilir. Dişinizi kurtarmak için diş hekiminiz, o bölgeyi uyuşturabilir ve daha sonra o dişin diş özü yuvasına bir delik açabilir. Bu basıncı azaltacaktır. Diş özü yuvası temizlenir, dezenfekte edilir ve hareket etmeyecek şekilde bir maddeyle doldurulur. Apseli diş temizlendikten sonra eğer şişme devam ediyorsa, diş hekiminiz aktinomikoz adı verilen bir hastalık olup olmadığını anlamak için özel bir kültür yapmayı isteyebilir. Bir sonraki adımda diş hekimi diş içine geçici bir dolgu koyacaktır. Enfeksiyon temizlendikten sonra Diş hekimi büyük bir olasılıkla sizi birkaç ay içinde tekrar görmek isteyecektir. Tekrar gördüğünde ise apsenin bıraktığı boşlukta kemik ve dokunun büyüyüp büyümediğini saptamak için dişin röntgeni çekilecektir. Eğer boşluk sağlıklı görünüyorsa, tedavi biter. Enfeksiyon devam ederse, ek tedaviler gereklidir ve diş hekimi sizi hastalıklı dokunun (zaman zaman kökün ucunu da içeren bir küçük kısım) ortadan kaldırılması için ameliyat edecek olan bir uzmana gönderebilir.
Diş Hekimi Pertev Kökdemir, ağız hijyeni için şu 3 adımın çok önemli olduğunu söylüyor: Doğru diş fırçası seçimi, doğru diş macunu seçimi ve doğru diş fırçalama tekniklerinin uygulanması. Diş Hekimi Pertev Kökdemir, ağız ve diş sağlığı için olmazsa olmaz 3 kuralı anlattı

ÇOCUĞUNUZA BÜYÜK FIRÇA ALMAYIN

1- Doğru diş fırçası seçmek Doğru diş fırçası seçebilmek, ağız hijyenini korumada en önemli adımdır. Günümüzde marketler rengarenk diş fırçalarıyla dolu ve her marka en güzel özellikleri bir araya getirmeye çalışıyor. Ancak bir yetişkin diş fırçası ile bir çocuk diş fırçasının büyüklüğünde farklılık olduğu için dikkatli olunmalıdır. Bir çocuk, süt dişlerinin boyutu nedeniyle bir yetişkin diş fırçasına sahip olmamalıdır. Yetişkin diş fırçaları asimetrik fırçalar olarak sınıflandırılabilir. Şarjlı diş fırçaları, yeterli basınç ve vuruş ile kullanıldığında iyi çalışır. Bu otomatik fırçaları, uygun temizliği sorunsuz şekilde sağladıkları için kolayca kullanabilirsiniz. Şarjlı otomatik diş fırçaları, aslında özel ihtiyaçları olan ya da sınırlı el becerisi olan insanlar için bir nimettir. Uygun tekniklerle kullanılan manuel fırçalarda ise, esnek boyunlu yumuşak kıllı diş fırçalarına odaklanılmalıdır.

HASSASİYETİ AZALTAN MACUN TERCİH EDİN

2- Doğru diş macunu seçimi Diş Hekimi Pertev Kökdemir, doğru diş macunu seçmenin tüyolarını verdi: 1. Ağız hijyeninin etkin şekilde sağlanması için doğru diş macununun doğru şekilde kullanılması gereklidir. 2. Hassasiyet önleyici diş macunları; insanların soğuk, sıcak, asitli veya tatlı bir şeyler yerken yaşadıkları acı veren hassasiyetin azaltılmasına yardımcı olur. 3. Diş beyazlatıcı diş macunları, bir diş hekiminin gözetimi altında kullanılmalı ve duyarlılık gelişirse, florlu diş macunu ile birleştirilmelidir. 4. Herkesin ağız ve diş yapısı farklıdır, insanlar kendi ihtiyaçları doğrultusunda diş macunu seçmelidir. 5. Özellikle çocukların kullanması gereken diş macunu miktarı bezelye büyüklüğünde olmalıdır. Macun fazlalığını yutmamaları için birlikte diş fırçalamak veya dişlerini fırçalarken yanlarında olmak önemlidir.

YIPRANMIŞ FIRÇAYI HEMEN ATIN!

3- Doğru teknik: Fırçalarken acele etmemek Diş Hekimi Pertev Kökdemir, en doğru tekniğin acele etmemek ve fırçanın değmediği yer bırakmamak olduğunu söylüyor ve fırçalama tekniklerini anlatıyor: 1. Diş fırçasının diş etlerine 45 derecelik bir açıda tutulması gerekir. Fırçanın kısa dairesel vuruşlarla ileri ve geri hareket ettirilmesiyle fırçalama iki dakika süreyle günde iki kez yapılmalıdır. 2. Dış yüzeyleri, iç yüzeyleri ve dişlerin çiğneme yüzeylerini fırçalayın. 3. Ön dişlerin iç yüzeylerini temizlemek için, fırçayı dikey olarak eğin ve birkaç yukarı ve aşağı vuruş yapın. 4. Diş fırçanızı üç veya dört ayda bir ya da kıllar yıpranmışsa daha erken değiştirin. Yıpranmış bir diş fırçası dişlerinizi temizlemekten ziyade zarar vermeye başlar. 5. Diş fırçasını mümkünse dik bir konumda saklayın ve tekrar kullanana kadar havayla kurumasını bekleyin. Ancak klozetten de uzak tutmayı unutmayın!
Modern toplumlarda bireyler dişlerinin görünümünü önemserler, hatta dişlerdeki şekil ve renk bozuklukları kişide psikolojik rahatsızlıklara kadar varan problemlere sebep olabilir. Diş hekimliğinde estetik ve restoratif maddelerin gelişmesiyle pek çok renk, şekil, konum bozuklukları kolaylıkla çözümlenebilmektedir. Renklenmiş dişlerin beyazlatılması (bleaching), diğer restoratif metotlara kıyasla daha ucuz, pratik ve zararsızdır.

Beyazlatma (bleaching) işlemi nedir ve nasıl yapılır?

Beyazlatma dişlerin yapısında (mine ve dentin tabakasında) oluşan renklenmeleri giderme işlemidir. Şu anda bilinen iki değişik beyazlatma yöntemi vardır. Bunlardan ilki hastanın kendi başına uygulayabileceği bir yöntemdir, aşamaları şöyledir:
  • Hekimin ağızdan ölçü alıp, dişlerinizin üzerine takabileceğiniz ince lastik kalıpları hazırlatması,
  • Hastanın kendisi için hazırlanmış özel kalıbın içerisine ilaç yerleştirerek bu kalıbı beyazlatılacak dişlerin üstüne günde en az 6 – 8 saat takması (tercihen uykuda),
  • Tedavinin ortalama 1 – 4 hafta içinde sonlandırılması.
İkinci yöntem ise klinikte bir hekim tarafından yapılan beyazlatmadır ki aşağıdaki şekilde uygulanır:
  • Ağartıcı ilaç bu işlem hakkında deneyimi olan bir hekim tarafından diş üzerine yerleştirilir.
  • İlgili dişin üzerine beyaz renkli ışık kaynağı belli bir süre tutulur.
  • İşlem bittiğinde sonuç hemen gözlenir.
  • Her iki yöntemde etkin olmasına rağmen tercih, renklenmenin derecesine, tedavinin ne kadar çabuk sonlandırılmak istendiğine ve hekimin görüşüne bağlıdır.

Dişlerde istenmeyen lekeler neden oluşur?

Bunun bir çok sebebi olabilir. En yaygın olanları; yaşlılık, dişleri boyayan maddelerin (kahve, çay, kola, sigara vb.) tüketimi, travmalar, eski protezler, kaplamalar, dolgulardır. Dişlerin oluşumu boyunca kullanılan antibiyotik (tetracycline) veya aşırı florit tüketimi de dişlerde renklenmelere yol açabilir.Bu durum dişin yapısından ileri gelebileceği gibi diş etkenlerin boyaması ile, gelişim çağında alınan antibiyotik ya da florür nedeni ile, yaşlılıkla, dişe gelen bir darbe nedeni ile de olabilir.

Diş Beyazlatma işlemi kimlere uygulanabilir?

Hemen hemen herkese! Ancak, tedavinin etkili olamayacağı bazı durumlar vardır. Dişhekiminiz tam bir ağız içi kontrol ve teşhisi ile dişlerin bu işlem için uygun olup olmadığını belirleyecektir. Dişleriniz sağlıklıysa daha beyaz ve doğal gülümseme için ideal bir çözümdür.

Diş Beyazlatma işlemi zor ve zahmetli midir?

Hayır! Ağız sağlığı teknolojisindeki ilerlemeler sayesinde dişleriniz çok kısa bir sürede, güvenli ve etkin olarak beyazlatılabilmektedir.

Diş Beyazlatma işlemi Güvenli midir?

Evet! Yapılan araştırmalara göre, dişlerin beyazlatılması dişhekiminizin gözetimi altında yapılırsa son derece etkin ve güvenlidir. Dişler ve dişetleri hiçbir şekilde zarar görmez.

Diş Beyazlatma Uygulama süresi ne kadardır?

Genelde, ilk uygulamada beyazlama başlar. Ancak, ideal görüntüye ulaşmak için, uygulamanın 10 – 14 gün devam etmesi gerekir.

Dişler beyazladıktan sonra eski haline döner mi?

Dişler her zaman için eskisinden daha beyaz olacaktır. Ancak, hastaların alışkanlık ve ağız bakımına bağlı olarak yılda bir – iki kez pekiştirme tedavisi gerekebilir.

Özetle bu tedavinin başarılı olabilmesi için neler önemlidir?

  • Kullanılan ilacın markası ve içerği
  • Bu konuda deneyimli bir hekimin tedavisi altında olmanız
  • İlacın kullanılma şekli ve tedavi süresi

Tedavi sırasında nelere katlanmak zorunda kalacağım?

Eğer sigara içiyorsanız lastik kalıp ağzınızda iken sigara içmemeniz (ev ağartması için geçerli). Tedavi’nin bitmesi ile ortadan kalkacak hafif soğuk sıcak hassasiyeti.
Diş beyazlatma işleminin  etkisi dişlerin durumuna, Tükürük yapısına, beslenme şekline, sigara kullanım durumuna ve gece diş sıkma alışkanlığı gibi birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. kişinin yaş durumu önemlidir, Beyazlatma ortalama olarak bir yıl boyunca etkisini sürdürür. Ama bazı hastalarda 2-3 yıl kalıcı beyazlık olabiliyor. Diş beyazlatma işleminden sonra geri dönüş bir yılda olsa da yaklaşık olarak %25 /%30 olarak dişin içinde o beyazlık kalıyor. Bir daha diş beyazlatma  yaptırdığınızda yine bir %25 /%30 daha kalıcı beyazlık oluşuyor. Bu nedenle beyazlatmanın birer yıl arayla yapılmasını tavsiye ediyoruz. Bu sayede neredeyse tamamen kalıcı bir beyazlık oluşturulabilir.Tabi bu sürede  mine ,dentin ve diş eti yapısı önemlidir.diş hekiminizin kontrolleri doğrultusunda tedavi planı hazırlamak daha doğru olacaktır.
Ev ya da ofis tipinden hangisinin size uygun olacağını  diş hekiminizin karar vermesi gerekir. Bazı hastalarda kombine kullanımda olabilir. Birbirlerine üstünlükleri aslında yoktur . Fakat zaman ve uygulama, konsantrasyonları ve kullanım süreleridir. Klinik tipinde özel ısı ve ışık kaynakları kullanılır ve etki mekanizmasını çok arttırılabilir.Plak kullanılarak evde uygulanan sistemle ise klinikte geçireceğiniz zamanın azaltılması mümkündür.yani kısacası hangi sistemin tercih edileceğini diş hekiminin  yönlendirmesinde hastaların tercihine bırakılarak yapılmaktadır.

DİŞ ÇEKİMİNDEN SONRA NELER YAPILMALI – YAPILMAMALI İŞTE CEVAPLAR

DİŞ ÇEKİMİNDEN SONRA YAPILMASI GEREKENLER

* Ortalama 3 saat sonra, uyuşukluk hissi geçer.( Kişisel ve yapısal özelliklere, ilaç tipine göre bazen 1 , bazen de 4 – 5 saat sürebilir.) * Çekim yerine konan pamuk tampon,15 dakika dişler sıkılarak bastırılmalıdır, çekim yarasının ilk andaki kanaması bu tamponlama ile durdurulmaktadır. * Pamuk tamponun sık sık değiştirilmesi pıhtılaşmayı geciktireceğinden tavsiye edilmez. * Tampon atıldıktan sonra ( kişiye ve yara yerine göre ) pıhtılaşma başlayana kadar sızıntı şeklinde bir kanama olur. * Uyuşukluk geçtikten sonra hafif bir ağrı olabilir.Bu durumda( Aspirin dışında ! ) ağrı kesici bir ilaç kullanılabilir.

DİŞ ÇEKİMİNDEN SONRA YAPILMAMASI GEREKENLER

* En az 3 saat (özellikle çay,çorba gibi çok sıcak olan) yiyecek ve içeceklerden kaçınılmalı. * Sıcak banyo yapılmamalı,Sıcak havada, Güneş altında kalınmamalı, * Sigara içilmemeli , Alkol alınmamalı, * Dudaklarda uyuşukluk varsa geçene kadar ısırarak kontrol yapılmamalı, * Temizliğinden emin olunmayan gıdalar ağıza alınmamalıdır. Diş çekimi yarası 1-2 hafta içinde kapanır.Bu süre içinde ağız temizliğine daha da özen gösterilmesi ( oluşabilecek enfeksiyonlardan korunabilmek için ) tavsiye olunur.
×

Merhaba!

Temel Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi ile hızlıca görüşme başlatabilir veya randevu almak için hemen yazabilirsiniz

×