Kozmetik Diş Hekimliği

Gülümsemenizi daha da güzelleştirebilecek kozmetik prosedürler ile ilgili bilgilere göz atın.


Ev ya da ofis tipinden hangisinin size uygun olacağını  diş hekiminizin karar vermesi gerekir. Bazı hastalarda kombine kullanımda olabilir. Birbirlerine üstünlükleri aslında yoktur . Fakat zaman ve uygulama, konsantrasyonları ve kullanım süreleridir. Klinik tipinde özel ısı ve ışık kaynakları kullanılır ve etki mekanizmasını çok arttırılabilir.Plak kullanılarak evde uygulanan sistemle ise klinikte geçireceğiniz zamanın azaltılması mümkündür.yani kısacası hangi sistemin tercih edileceğini diş hekiminin  yönlendirmesinde hastaların tercihine bırakılarak yapılmaktadır.

 En çok dış etmenlerden dolayı kaybederler. İlk olarak sigara ,nargile  veya  puro gibi tütün mamullerinin boyayıcı etkisi ile dişler renklerini kalıcı olarak kaybederler. İlk etapta dişlerin üzerinde lekelenmeler oluşmaktadır. Bu lekelenmeler diş temizliği ile çıkar ama her bir nefeste dişlerin ana renginde de ciddi bir değişiklik olur. Dişler, diş hekimi tarafından temizlense de dişlerin ana renginde zamanla bir renkleşme olur. Çünkü bu duman etkisi, dişin iç tabakalarına kadar ulaşır. çay, kahve, meyve suları, gazlı içecekler ve renkli alkollü içecekler.Ayrıca aşırı florürlü içme suları Bu tür içeceklerin ciddi bir boyayıcı etkisi vardır. Bazıları doğal boyalar bazıları ise kimyasal boyalardan oluşur. Standart olarak önce dişin dış yüzeyinde lekelenmeler başlar daha sonra ise iç yüzeylere ilerler. Yine diş temizlikleriyle ancak dış yüzeyler temizlenebilir. Zaman ile dişin ana rengi değişir.

Ağızdan alınan ilaç, pastil veya ağız suları da dişlerin rengini değiştirip sarartabilirler. Özellikle demir ilaçları ve renkli pastiller de bu çok görülür. Uzun süre kullanımlarında kalıcı renk değişiklikleri olabilir. Yukarda belirtilen tüm maddelerde düzenli diş temizlikleri önermekteyiz. Diş temizlikleri düzenli yapılmazsa diş yüzeyindeki lekelenmeler çok hızlı bir şekilde içeriye nufüs ederler.

Dişin yüzeyinde darbe veya ısı farklarına bağlı çatlaklar, dişe dışarıdan gelen herhangi bir darbe dişin yüzeyindeki mine tabakasını çatlatabilir. Ayrıca yeme-içme esnasında bir anda sıcaktan soğuğa ani geçişlerde diş yüzeyinde çatlak oluşabilir. Bu durumlarda zaman içinde dişin rengi değişir ve sararmalar başlar. Yukarıda belirtilen tüm renklenmeler için beyazlatma işlemi yapılabilir. Diş beyazlatma işlemleriyle dişlerin rengi 2-4 ton arasında açılır. Tüm renklenmeler de bu işlem çok fayda sağlar. Beyazlatmada ki hedef dişin iç renklenmesidir. İç renklenme bu sayede çözülür. Diş temizliğinde ki hedef ise dış renklenmedir.
İnci gibi beyaz dişlere sahip olmak herkesin istek ve hayalidir. İleri teknolojiyi kullanan uzman kadromuzla tanışmak için hemen tıklayın. Gülürken ağzınızı kapatmaktan sıkıldınız mı? 1 Günde Diş Beyazlatma ile gülüşünüzü özgür bırakın.

Neden diş beyazlatmaya ihtiyaç duyulur?

Dişlerin görünümü, kişisel bakımına özen gösteren kişiler için önemlidir. Dişlerdeki şekil ve renk bozuklukları psikolojik rahatsızlıklara dahi neden olabilir. Bitkisel yöntemler kullanılarak ev ortamında uygulanabilen doğal diş beyazlatma yöntemlerinin yanı sıra diş hekimliğinde estetik ve restoratif maddelerin gelişmesi sayesinde pek çok renk, şekil ve konum bozuklukları kolaylıkla çözümlenebilir. Evde yapılan karbonatla diş beyazlatma gibi birtakım uygulamalar, beyazlatıcı diş macunları ve diş beyazlatma kalemi gibi ürünlerin kullanımı gibi yöntemlerin yanı sıra diş hekimleri tarafından uygulanan bazı medikal diş beyazlatma tedavileri de bulunur. Bunların arasında yer alan renklenmiş dişlerin beyazlatılması (bleaching) yöntemi, diğer restoratif metotlara kıyasla daha ekonomik, kolay ve zahmetsizdir.

Dişler beyazlığını neden kaybeder?

Çocukluk döneminde dişlerin oluşumları esnasında meydana gelen yapısal bozukluklar, bebeklik döneminde veya anne karnındayken maruz kalınan bazı antibiyotikler, günlük yaşamda tüketilen yiyecek ve içecekler (sigara, çay ve kahve gibi boyayıcı maddeler) ve içilen sulardaki flor miktarı dişlerde renklenme yapabilir. Dişlerde oluşan bu renk değişimi ikiye ayrılır: İç renklenme: Dişin içine nüfuz etmiş ve fırçalama ile giderilemeyen lekelerdir. Dişlerin oluşumları sırasında oluşan yapısal bozukluklar da (ilaçlara bağlı veya fazla flor alımına bağlı vb.) bu sınıfa girer. Beyazlatma işlemi bu tip vakaların büyük bir kısmında çok başarılı olur. Dış Renklenme: Diş yüzeyine sigara, çay, kahve ve kola gibi boyayıcı bazı gıdalardan yapışan renklenmelerdir. Çoğunlukla diş taşı temizliği ve sonrasında bu lekelerden kurtulmak mümkündür. Farklı renklenmeler farklı tedaviler gerektirir. Bu sebeple ne tip bir tedavi yapılması gerektiğine diş hekiminizin karar vermesi en doğrusudur.

Diş beyazlatma yöntemleri nelerdir?

Diş beyazlatma yöntemleri uygulama tekniğine göre iki farklı türe ayrılır: Ofis ortamında bir saat içinde gerçekleştirilen Power Bleaching; beyazlatıcı jel ve ışıktan oluşan, kısa sürede diş rengini 3-4 ton açabilen en hızlı, güvenilir ve etkili beyazlatma sistemidir. Evde diş beyazlatma (Home Bleaching); ağızdan alınan basit bir ölçü ile kişiye özel hazırlanan plastik ağızlıkların içine jeller konularak yapılan beyazlatma işlemidir. Ortalama 5-7 günde istenen beyazlama sağlanır. Günde 4-8 saat takılması gereklidir (renge ve jele bağlı olarak değişebilir).

Herkes diş beyazlatma işlemi yaptırabilir mi?

İşleme engel herhangi bir diş ve diş eti hastalığı olmayan herkes diş beyazlatma tedavisi uygulatabilir, ancak beyazlatma öncesi diş hekimi muayenesinden geçilmesi gerekir. Ağzında ilerlemiş çürükleri ve diş eti hastalığı olanlar ise hekimleri tarafından uygulanacak olan tedavilerini yaptırdıktan sonra beyazlatma işlemini uygulatmalıdır. Bunun dışında büyüme ve gelişimini tamamlamamış kimselere, gebelere ve emziren annelere diş beyazlatma işleminin uygulanması önerilmez.

Diş beyazlatma güvenli midir yoksa dişlere zarar verir mi?

Yapılan araştırmalar ve mikroskopik çalışmalar; yüzde 10'luk beyazlatma solüsyonu kullanımında hiçbir zarar olmadığını göstermiştir. Diş beyazlatma nedeniyle dişlerse yapısal değişiklik ve kalıcı hasar oluştuğunu gösteren tek bir araştırma bile yoktur. Dişlerin beyazlatılması için farklı konsantrasyonda ilaçlar da kullanılabilir ancak bunların da nasıl ve ne kadar kullanılacağına mutlaka diş hekimi karar vermelidir.

Dişler herkeste aynı oranda mı beyazlar?

Diş beyazlatma tedavisi herkeste aynı oranda sonuç vermez; diş renginin ne kadar açılacağı dişin yapısına göre değişir.

Diş beyazlatmanın yan etkileri nelerdir?

Bütün beyazlatma jelleri dişlerde az ya da çok hassasiyete sebep olur. Soğuk-sıcak içeceklere ve havaya karşı oluşan bu hassasiyet kişilere rahatsızlık verebilir. Bu, uygulamanın normal ve beklenen bir yan etkisidir. Hassasiyet 24-48 saat içinde geçmezse beyazlatıcı kullanımının kesilmesi gerekebilir. Hassasiyet durumunda, diş hekiminizin uygulayacağı florür ve size önereceği diş macunu veya kremleri bu diş hassasiyetini azaltacaktır. Hassasiyeti azaltmak için bir diğer seçenek olarak içerisinde potasyum nitrat bulunduran diş macunları da kullanılabilir.

Beyazlatmanın etkisi ne kadar sürer?

Beyazlatma işleminden alınan sonuç, kişinin diş yapısına bağlı olarak değişir ve yaklaşık 6 ay-2 yıl arasında sabit kalır. Tabii ki bu süre kişinin kendisine de bağlıdır. Beyazlatma sırasında ve sonrasında en az iki hafta dişleri boyayan maddelerden uzak durulmalıdır. Eğer siz de dişlerinizin rengi konusunda sorun yaşıyorsanız diş beyazlatma tedavisi uygulatmak için diş hekiminize başvurabilir, muayene sonucunda dişleriniz beyazlatma için uygun görüldüğü takdirde işleminizi en kısa sürede yaptırabilirsiniz.

1 Günde Diş Beyazlatma Tedavisi

Temel Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği Web Sayfamızdan 1 Günde Diş Beyazlatma işlemi için Online Randevu Alarak İşlemlerinizi Rahat Bir Şekilde Gerçekleştirebilirsiniz. Dilerseniz Telefon Açarak veya aranmayı talep ederek yada E-mail ile Randevu Alabilirsiniz.

Hollywood smile yada Hollywood Gülüşü nedir?

Kusursuz ve güzel bir gülüş hayatın pek çok yerinde bize ayrıcalıklar katar. Hem görünüm hemde iletişim için; dişler ve gülümseme çok önemlidir. Bazen diş formları istenildiği kadar güzel yapılsada diğer önemli faktörlere çok dikkat etmek gerekir. bunlar yüzün hatlarına uyarak kişinin ten rengine ,dudaklarının yapısına ve gülüşüne bakılarak konumlandırılan dişlerdir.yani dişler tek başına bir anlam ifade etmez. Tam bir uyum içinde olmalıdır. Son yıllarda Hollywood starları gülüşleri ile dikkat çekmeye başlamış ve “Hollywood smile” terimi ortaya çıkmıştır. Dengeli gülüş için gerekli bazı kurallar: Dudak Çizgisi: Dikey diş görünürlüğü, ya da üst kesici dişlere göre dudak yüksekliğidir. Normali, üst dudak diş-diş eti sınırına ulaştığında dişlerin arasındaki diş eti ile üst keserlerin tamamının görülmesi normaldir. Yüksek dudak çizgisi, klinik kuronun tamamı ve bitişik diş eti doku bandını gösterir. Düşük dudak çizgisi, üst ön dişlerin %75’inden daha azı görülür. Kadınların dudak çizgisi erkeklerden 1,5 mm daha yüksek olduğu için gülümsemede 1-2 mm diş eti görünürlüğü kadınlar için normal kabul edilir.kısacası kadın ve erkekte olması gereken konumlandırmalar farklıdır. Gülümseme Arkı: Poz gülümsemesinde üst ön dişlerin kenarları boyunca hayali olarak çizilen çizgi ile alt dudak iç kontürü arasındaki ilişkidir, kurvatür kadınlarda yaşlandıkça düzleşme eğilimindedir.yani yaşa bağlı ve yüzün kurvetürlerine bağlı olarak dikkatli bir çalışma gerekir. Üst Dudak Kurvatürü: Gülümseme sırasında üst dudak orta noktasından ağız köşesine kadar değerlendirilir. Ağız köşesi dudak orta noktasından daha yüksek ise yukarıda, aynı hizada ise düz, aşağıda ise aşağıda denir. Yukarıda ve düz dudak kurvatürlerinin aşağıdakine göre daha estetik olduğu düşünülmektedir. Göründüğü gibi dudak ve dişlerin uyumu çok önemlidir.işte bu noktada diş hekimliğinin uyum ve sanatla buluşma noktası denir……

Hollywood Gülüşü’ne sahip olmak için gerçekleştirilen işlemler nelerdir?

Porselen vener: Diş yüzeylerinin çok hafif aşındırılarak, dişlerin ön kısımlarına uygulanan yaprak porselen kaplamadır. Porselen Vener, çarpık, aralıklı, kırık, küçük ve sarı renk gibi estetik bir görüntüye sahip olmayan dişler için gerçekleştirilen bir uygulamadır. Kısa sürede gerçekleştirilebilen işlemdir ve diş dokusuna en az müdahale bu yöntemde gerçekleştirilir. Bu sayede diş yapısının korunması sağlanmaktadır. Işık geçirme özelliği sayesinde doğal dişlerden ayırt edilmez ve renk değiştirmezler. Diş beyazlatma: Güzel bir gülüş için ihtiyaç duyduğumuz en önemli detaylardan biri de beyaz dişlerdir. Diş hekiminiz tarafından belirlenecek yöntemle diş beyazlatma işlemi uygulanabilir. İhtiyaca göre evde ya da diş hekiminizin uygulayacağı işlemlerle diş beyazlatma işlemi de gerçekleştirilir. İmplant tedavisi: Diş estetiğini bozan diş kayıpları varsa bunlar implant tedavisiyle giderilebilir. Hollywood Smile gülüş tasarımı ile estetik, simetrik ve beyaz dişlere kavuşmanız sağlanır, dişlerinizde ve diş etlerinizde sağlıklı bir görünüm elde edilir. Gülüş tasarımında, doğru bir ağız kapanışı ve yarım ay veya ay şeklinde gülümseme hattıyla daha enerjik ve genç bir görünüm hedeflenir.
Ortodonti; dişler ve yüzdeki düzensizliklerin (maloklüzyon) teşhisi, önlenmesi ve tedavisiyle ilgilenen diş hekimliği dalıdır. Ortodonti kelimesi, Yunanca’da ortho “düzgün” ve odons “diş” kelimelerinden oluşmaktadır. Kelime anlamı olarak düzgün diş anlamına gelse de ortodonti, yüz ve çenelerin gelişim bozukluklarının düzeltilmesini de amaçlar. Ortodontik tedavinin ana amacı iyi bir kapanıştır. Bu da düzgün olarak sıralanmış dişlerin karşı çenedeki dişlerle uyumlu olmasıdır. İyi bir kapanış; ısırma, çiğneme ve konuşmayı kolaylaştırır. Ağız sağlığının geliştirilmesi ve böylece genel sağlığın da iyileşmesine yardımcı olur ve kişinin özgüvenini artırır.
Ortognatik cerrahi halk arasında çene ameliyatı olarak bilinir. Hastanın problemine göre alt ve üst çene aynı anda ameliyat edilebildiği gibi sadece alt çene ya da üst çeneye de operasyon yapılabilir. Alt çene ameliyatı ortodontik tedavi sırasında, tedavi sürerken yapılır. Ameliyat süresi, bozukluğa göre tek çenede olduğunda yaklaşık 1,5-3 saat sürmekte ve 2-3 gün arasında hastanede yatılması gereklidir. İlk hafta sıkıntılı geçse de 1 ay sonra belirgin bir düzelme olur. 6. aydan sonra tamamen iyileşme görülür. 1 yıldan sonra ise hastalar hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam edebilirler. Alt çene ameliyatına 18 yaşını geçmiş hastalarda ortodontik tedaviye destek amaçlı veya ortodonti tedavisinin tek başına yeterli olmadığı vakalarda başvurulur. Alt çene ameliyatı yapılmadan önce mutlaka ortodonti tedavisine başlanmış ve dişlerin konumlarının düzeltilmiş olması gerekir. Bu ameliyat ortodontik tedavi süresinin bir parçasıdır. Dişlerdeki şekil bozuklukları her yaşta tedavi edilir, fakat çene bozuklukları hastanın yaşına göre yapılacak tedavide değişiklikler gösterir. Ergenlik yaşını geçirmiş ve yetişkin hastalarda cerrahi işleme başvurulur. Bu operasyon sırasında hastanın dişlerindeki teller çıkarılmadan ameliyat gerçekleştirilir.

ALT ÇENE AMELİYATI NEREDE VE NASIL YAPILIR?

Alt çene ameliyatı hastanede genel anestezi altında yapılır. Bu tarz ameliyatlarda oluşabilecek enfeksiyonlara karşı bu ameliyatların tam teşekküllü bir hastanede, steril ameliyat şartlarında yapılması gereklidir. Bunlara dikkat edildiği sürece enfeksiyon riski son derece düşük olmaktadır. Ameliyat ortodonti tedavisi sırasında dişlerin şekil bozukluğu giderildikten sonra diş telleri çıkarılmadan yapılır. Alt çenenin normalden küçük ya da geride olması durumunda çene kemiği kesilerek öne doğru alınır ve oluşan aralığa kemik dokusu nakledilir. Titanyum plak ve vidalarla sabitlenir. Alt çenenin önde ya da aşırı geliştiği durumlarda da kemik dokusu kesilerek alt çene geriye alınır. Kesik vidalarla sabitlenir. Dişleri birbirine bağlamak gerekmez. Beslenmeyle ilgili bir sorun yaşanmamaktadır. Ortaya çıkan şişlikler ise bir haftada geçmektedir.

CERRAHİ İŞLEM ÖNCESİNDE NELER YAPILIR?

  • Öncelikle hastanın tam teşhisi için röntgen çekilir.
  • Ameliyat sırasında rehber olması açısından alçı modeller yapılır.
  • Sefalometrik inceleme yapılır. (Operasyon öncesi değerlendirme için çekilen kafa röntgenidir)
  • Fotosefalometrik analiz. (Cerrahi öncesinde hastanın profildeki değişimi öncesi ve sonrasını gösterir)
  • Bu çekilen filmler bilgisayara aktarılarak çeşitli ölçümler yapılır, kullanılan programlarla ameliyat olacak hastanın ameliyat sonrası görünümü hakkında fikir sahibi olunur.
  • Çalışma sonrası problemin kaynağı belirlenir ve böylece ameliyat planı yapılır.

ALT ÇENE AMELİYATININ AVANTAJLARI NELERDİR?

  • Mükemmel bir estetik ve iyi bir profil görünümü elde edilir.
  • Yaşam kalitesi artar ve kendine güven gelir.
  • Hastanın çiğneme, yemek yeme ve konuşma gibi sorunları düzelir.
  • Ortodontik tedavinin uzun vadede başarılı sonuçlanmasını sağlar.
  • Ortodontik tedavinin süresini kısaltır ve çene kemiğinin daha iyi konumlanması sağlanır.
  • Hastanın varsa nefes problemleri ortadan kalkar.
  • Ameliyat ağız içinden yapıldığı için iz kalmaz estetik açıdan hiçbir problem olmaz.

OPERASYON SONRASI NELERE DİKKAT EDİLİR?

  • Koruyucu olarak ameliyat sonrası antibiyotik tedavisi yapılır.
  • Ortaya çıkabilecek ağrılar için ağrı kesici ve kas gevşeticiler kullanılmalıdır.
  • İlk haftalarda sıvı gıdalar tüketilmelidir. Daha sonrasında yumuşak gıdalara geçilir.
  • İlk sargılar 3-4 gün içinde çıkarılır ve dikişler alınabilir.
  • Hastalar sadece alt çene operasyonu olduğundan bir hafta sonra normal hayatına dönebilir.
Tırnak yeme alışkanlığına çoğunlukla 3-4 yaşlarından önce başlamaz. (Çok ender olarak 5 aylık gibi erken bir dönemde görülebilir). Çocukların %33 de tırnak yeme davranışı görülür. Bu oran erken ergenlik çağına kadar sürer. Ergenlik çağında tırnak yiyen çocukların sayısı %40-45’e yükselir. Yani ergenlik çağına doğru çocukların hemen hemen yarısı tırnak yeme davranışı gösterir. Bunun nedeni olarak gençlerin çevreden onay görmemeleri olarak değerlendirilir. Ayrıca tırnak yiyen çocukların ailelerinin çoğunda tırnak yiyenlere rastlanmaktadır. Bunun içinde tırnak yemenin bir taklit olduğu ve büyükleri taklit etmek suretiyle öğrenildiği ileri sürülmektedir. Ergenlik çağında sosyal onay görenlerin çoğu bu alışkanlığı terk etmektedir.Tırnak yemek bazen ayak parmaklarını ısırmakla ve ayak tırnaklarını el parmaklarıyla yakalama ile ilişkili görülmektedir. Ayak parmağı tırnağının yenilmesi ve ısırılması hemen hemen sadece kızlarda görülmektedir.

Tırnak yeme alışkanlığının sebepleri

Bu davranışın altında yatan sebepler parmak emmede olduğu gibi çoğunlukla psikolojik rahatsızlıklardır. Alışkanlık daha çok baskı altına alınmış heyecanların ilgilendiği durumlarla olup, çocuk bunun arzu edilmeyen bir davranış ve alışkanlık olduğunu anlayınca kökleşmekte olduğu görülmektedir. Tırnak yeme bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilir. Aile içinde aşırı baskılı ve otoriter bir eğitimin uygulanması, çocuğun sürekli azarlanarak eleştirilmesi, kıskançlık, yeterli ilgi ve sevgi görememe sıkıntı ve gerginlik başlıca nedenlerdir. Anne babanın yaşantısı da önemli bir etkendir. Anne baba geçimsizlikleri anne babanın sık sık kavga etmesi ailedeki sorunlar çocuklarda tırnak yeme gibi davranışlara neden olur. Bunun yanı sıra anne babanın aşırı kaygılı olması çocuğu aşırı derecede koruyup kollaması ayrıca anne babanın çocuklar arasında ayrım yapması çocuklar arasında kıskançlığa yol açar. Bu da dolaylı şekilde kendini tırnak yeme olarak gösterir. Tırnak yeme daha önce belirttiğimiz gibi taklit yoluyla da edinilebilen bir davranıştır. Ailede herhangi bir bireyin tırnak yeme davranışı göstermesi doğal olarak çocuğun ilgisini çekecektir. Ayrıca tırnak yeme davranışı olaylara bağlı olarak gelişebilmektedir. Çocuğu tedirgin eden herhangi bir olay veya çevrede onun için hoşnutsuzluk yaratacak herhangi bir durum bu davranışı göstermesine yol açar.

Tırnak yeme Tedavi ve alınabilecek önlemler

En etkili yöntem 3-4 yaşlarına kadar bu alışkanlığın anne baba tarafından görmezlikten gelinmesidir. Daha sonra bu alışkanlık devam ederse;
  • Çocuğun gerginlik ve uyumsuzluk nedenleri iyice araştırılmalı ve bunlar saptanarak çözüm getirilmeli
  • Çocuğu azarlamak, korkutmak, ceza vermek gibi zorlayıcı yöntemlerin uygulanması yararlı olmamaktadır. Hatta kimi zaman daha ağır duygusal problemlerin çıkmasına neden olabilir.
  • Çocukları korku kaygı yaratacak durumlardan uzak tutmak gerekir.
  • Küçük çocukların kaygı korku verici televizyon filmlerini izlemeleri, kavgalı olaylarda bulunmaları çocuğu heyecanlandıracağı için sakıncalıdır.
  • Tırnak yiyen çocuklara geceleri yatarken eski hafif eldivenleri giydirmek. Çocuk gece tırnaklarını yemek veya ısırmak istediğinde hatırlatıcı olması bakımından yararlı olabilir.
  • Parmak ve tırnağa acı fakat zararsız bir sıvı sürülebilir. Bu hem hatırlatıcı ve hem de tırnağını ağzına götürdüğü zaman acı ile birleştiğinde terk etmeye yardımcı olabilir.
  • Çocukların ilgisi başka yöne çekilebilir. Sinema, televizyon izlerken veya radyo dinlerken onun ağzını çiğneyecek bir şeyle meşgul etmek tırnak yemenin ve ısırmanın yerine gelecek bir etkinlik olabilir.
  • Çocukları ara sıra başarılarından dolayı ödüllendirme bazı durumlarda yarar sağlayabilir. Ancak bunun kısıtlı ve uygun şekilde kullanılması gerekir. Aksi takdirde çocuk yeni ödüller almak için bunu kullanabilir.
  • Tırnak derin kesilebilir. Çocuğun kendi tırnak bakımıyla uğraşması da yararlı olabilir. Bunun içinde çocuğa manikür ve pedikür malzemeleri alınabilir.
Son söz ve bir önlem olarak tırnak yemenin ve ısırmanın çok kötü bir alışkanlık olmadığı ve bunu isteyenlerin kolaylıkla terk edebilecekleri çocuklara anlatılmalıdır. Çocuk buna inandırıldığı zaman bu alışkanlıktan vazgeçmek için çaba gösterecektir. Çünkü dış etkenler çocuğun bu alışkanlıktan vazgeçmesine fazla etkili olmamakla bazı hallerde alışkanlığın kökleşmesine ve başkalarını kızdırmak ve huzursuz etmek için bir araç olarak kullanılmasına neden olmaktadır

DİŞ ZAMANI DOLMUŞ RESTORASYONLAR (DOLGU VE KURONLAR) NİÇİN YENİLENMELİDİR?

Bunun bazı sebepleri vardır; YIPRANMA : bir restorasyonunun ömrünü etkileyen birçok faktör olmasına rağmen, gümüş (amalgam) dolgu, kuron veya köprünün ortalama ömrü 5 ila 15 yıldır. kompozitlerin (plastik-diş renkli dolgu) ortalama ömrü ise 5 ila 10 yıldır. Çiğnemek suretiyle dişlere ve dolgulara uygulanan sürekli kuvvetler yıpranma sebebidir. Bazı durumlarda porselen veya altın kuronlar, karşı dişin sürekli öğütmesinden dolayı yıpranır. SIZINTI : dolgular yıpranma ve travma (darbeler) sebebiyle kenarları boyunca açılmaya başlar. Bu durumda sızıntı kaçınılmazdır. Genelde bir kuronun ısırma yüzeyindeki sızıntı, hasta tarafından fark edilemez. Bu, bakterilerin dişin daha derin bölgelerine nüfuz etmesine sebep olur. Bir kez bakteri, diş veya kuronun içine nüfuz ettikten sonra oradan çıkarılamaz ve hızla çürüme başlar. Tüm bunlardan daha da kötüsü, bu hasarın genellikle görülmemesi ve çürüme dişin özüne gelinceye kadar hiçbir belirti vermemesidir. TEKRARLAYAN ÇÜRÜKLER : ilk çürüğe sebep olan şartlar, dolgunun etrafında başka çürümelere de zemin hazırlayabilir. Diş temiz tutulmazsa dolgunun kenarlarından tekrar çürüyebilir. Dişin üzerinde bir kuron varsa ve ağız bakımına da dikkat edilmiyorsa, kuronla diş arasında kolaylıkla çürüme başlayabilir. Daha önce bahsedildiği gibi çürüğe müdahale edilmezse, çürük dişin sinir odasını işgal ederek apseye yol açabilir. Bu olaylar, kanal tedavisi veya dişin kaybıyla sonuçlanacaktır. ÇATLAKLAR : gün boyunca dişlerimiz tahminimizden daha çok fiziksel kuvvetlere maruz kalır. Sadece yemek yerken bile dişlerimizin santimetrekaresi yüzlerce kilogram-kuvvet değerinde basınca maruz kalır. Isırma basıncı ve sert yiyeceklerin çiğnenmesi dişler veya restorasyonlarda ince çatlaklara sebep olabilir. AŞINMALAR : çatlaklar için zamanında önlem alınmazsa dişler kırılır veya aşınır. Daha pahalı ve ayrıntılı işlemlere ihtiyaç duyulur hale gelir. Bu tip dişlere kuron tavsiye edilir. Bazen bahsedilen bu çatlak ve aşınmalara, porselen kuronda da rastlanır. Aşınmış bir porselenin ömrü dolmuştur ve parçalanmaya başlar. Rutin kontrollerde mevcut porselen kuronlardaki yıpranmaların saptanması ve gerekli önlemlerin alınması restorasyonun ömrünü uzatacaktır. ESTETİK : zamanla dolgular renk değiştirir veya lekelenir. Dolguların görüntüsünün değişmesi bazı zamanlarda sağlık açısından bir risk teşkil etmese de ağız içinde hoş olmayan bir görüntüye sebep olacaktır. Günümüzde metal renkli dolguların yerine, dişlerle aynı renkte özel dolgu maddeleri kullanılarak bu hoş olmayan görüntülerden kurtulmak mümkündür. HASTALIKLARI : birçok hasta dişeti hastalığı sebebiyle dişlerini kaybedeceğinden habersizdir. Dişeti hastalığı sebebiyle hiç çürüksüz dişler bile kaybedilebilir. Bu süreç çok yavaş ilerler. Dişeti çekilmesini kemik kaybı izler ve dişin destek dokuları eridiğinde dişin kaybı kaçınılmazdır. Dişhekiminiz bu hastalığı tespit ettiğinde, hastalığın ilerlemesini durdurucu önlemlerden bahsedecektir.

Laminat kaplama (dental veneer) nedir?

(Laminey, Lamine ya da lamina olarak da bilinir.) Görünüşünüzü olumsuz yönde etkileyen bir çok diş bozukluklarında mükemmel bir kozmetik çözümdür. Laminat kaplamalarda temel olarak estetik sorunları olan ön dişlerde, porselenden hazırlanan tabakanın dişlerin ön yüzlerine yapıştırılmasıyla bu sorunların giderilmesini amaçlayan bir tedavi şeklidir. Çoğu durumda sağlam yapıları ve bozulmayan renkleriyle dişlere doğal bir güzellikle birlikte, doğal bir işlev kazandırmak için yeterlidirler. Laminat kaplamalarla kendinizden emin bir şekilde gülümseyebilirsiniz! Porselenden imal edilen bu kaplamalar ince, yarı geçirgen bir tabakadır. Mevcut bir diş üzerine mükemmel bir uyum ve hassasiyetle hazırlanıp yerleştirilirler. Dişin ön yüzü ile kaplamanın iç yüzü özel bir rezinle (yapıştırıcı bir ara madde) yapıştırılır. İşlem bittiğinde mükemmel bir kaynaşma beklenir.

Hangi durumlarda laminat tedavisine başvurulur?

Laminat kaplamalar temel olarak, renk değişikliklerinin giderilmesi ve belli bir dereceye kadar şekil düzeltilmesi amacıyla yapılabilirler. Başlıca uygulama alanları şu şekilde özetlenebilir : Renklenmelerde, bleaching (diş beyazlatma) gibi metotlarla sonuç alınmayan ileri derecedeki antibiyotik, flor vb.lekelerinde kalıtsal yapı ve renk bozukluklarında, Ayrık dişleri bitiştirmede (diastema kapama), Kırık veya aşınmış dişlerin restorasyonunda, Rengi ve yapısı bozulmuş eski dolguların düzeltilmesinde, Çapraşık ve eğri dişlerin düzeltilmesinde (ortodontik tedavi alternatifi olarak) mükemmele yakın kozmetik bir alternatif olabilir.

Laminat tedavisinden kimler yaralanabilir?

Hemen hemen herkes! Yukarıdaki sebeplerden dolayı şikayetçi olan her yaş grubundaki kişiler laminat tedavisinden yararlanabilir. Ancak, çene bozuklukları, tırnak yeme, kalem ısırma gibi kötü alışkanlıklar ileri derecede dişeti tahribatlarının mevcut olduğu durumlarda uygulanmaz. Buna en iyi karar verecek olan dişhekiminizdir.

Laminat tedavinin klinik uygulama aşamaları kısaca nedir?

Öncelikle dişiniz işleme hazırlanır, üzerindeki artıklar temizlenir. Ardından dişinizin tam bir kopyasını elde etmek için ölçü alınır. Porselen malzemeden dişinize yapıştırılacak olan tabaka hazırlanır. Son olarak da, adeziv sistemlerde (bonding) olduğu gibi, laminatlar da mevcut dişin yüzeyine rezinle (yapıştırıcı bir ara madde) kaynaştırılır.

Laminatlar uzun ömürlü müdür? Dayanıklı mıdır?

Laminatlar iyi bir ağız bakımıyla yıllarca sorunsuz olarak kullanılabilirler. Çünkü diğer adeziv sistemlerden (bonding) daha üstün özelliklere sahip porselenden imal edilmişlerdir. Lekelenme ve aşınmaya karşı daha dirençlidirler. Ömürlerini uzatmak için ağız bakımına dikkat etmek gerekir. Ayrıca, çok sert gıdaları ısırmaktan, tırnak yemek gibi kötü alışkanlıklardan kaçınmak gerekir.

Laminate veneerin avantajları nelerdir?

Çürük, aşınma, kırık veya yapısal anomalilerden dolayı, kendinizden emin bir şekilde gülümseyemediğiniz durumlarda dişlerinize bu metotla doğal bir güzellik kazandırmak mümkündür. Daha önceleri bu gibi olumsuz durumlarda dolgular ve tam kaplamalar tek çözüm iken günümüzde laminat tedavisi gibi yeni alternatifler mevcuttur. Bu yeni uygulamanın avantajları; – Küçük bir müdahale ile sağlıklı ve doğal bir görünüş elde edilir,- Dişinizde sadece, tırnak genişliğinde bir yuva açılması (ki bu da her zaman gerekmeyebilir) yeterlidir, – Sağlam, renkleri bozulmayan ve dayanıklı malzemelerden üretilirler. – Yapılabilecek en konservatif (koruyucu) tedavilerden biridir. Bu, veneerlerin yapılabilmesi için dişten kaldırılacak dokunun çok az olmasından kaynaklanır. Sadece dişin ön yüzeyinden ortalama 0,3-0,7 mm madde kaldırılır. Böylece hiç bir dişin kesilmesine (küçültülmesine) gerek kalmaz. – Tedavi süresi kısadır. 2 yada 3 randevuda yepyeni bir gülüşe kavuşursunuz. – Size özel hazırlanacak olan model ile dişleriniz daha kesilmeden 3 boyutlu olarak kendi ağzınızda nasıl bir görüntüye sahip olacağınızı görebilirsiniz. – Doğru endikasyon, doğru teknik ve iyi bir gülüş dizaynı ile yapıldığında diğer insanlar tarafından hemen fark edilemeyecek kadar kişinin yüzüyle bütünleşmiş dişlerdir. – Işık geçirme özelliği olduğu için doğal dişten ayırmak mümkün değildir. Bir laminate veneer ne kadar çok ışık geçirme özelliğine sahipse o kadar daha doğal sonuç elde edilir. – Çok iyi cilalanmış porselen yüzeyi, diş taşı oluşumlarını minimuma indirir. – Kahve, çay, sigara gibi dış etkenlerle renk değiştirmez. – Materyal olarak oldukça kırılgandır. Fakat, mineye tam olarak yapıştırıldığında, germe ve çekme kuvvetlerine karşı direnci çok yükselir. Sözgelimi, yapışmış bir veneerı dişten bütün olarak sökmek mümkün değildir. Ancak elmas frezlerle diş yüzeyinden aşındırarak uzaklaştırılabilir. – Aşınmaya karşı direnci yüksektir.

Laminate veneerin dezavantajları nelerdir?

– Diğer tedavi alternatiflerine göre maliyeti daha yüksektir. – Hassas bir tekniktir. İyi bir klinik ve laboratuar çalışması gerektirir. Hekimin ve diş teknisyeninin bu konu üzerine teknik bilgisinin ve artistik yeteneğinin tam olması gerekir.
Kişiler genellikle, beklenmedik zamanlarda ortaya çıkan, dişlerindeki acil sorunlara yönelik ilk yardımın nasıl yapılacağı konusunda yeterli bilgiye sahip değildirler. Oysa yapılacak çok basit uygulamalarla daha sonradan çözümlenmesi çok zor olan tabloların ortaya çıkması önlenebilmektedir.

Acil yaklaşım gerektiren diş sorunları nelerdir?

Acil yaklaşım gerektiren Diş ağrısı

Ağrıyan diş üzerinde ve dişlerin arasında bulunan gıda birikintileri, diş fırçası ve diş ipi kullanılarak temizlenmeli ve yarım su bardağına yarım çay kaşığı tuz ilave edilerek elde edilen tuzlu su ile ağız iyice çalkalanmalıdır. Kesinlikle ağrıyan diş üzerine ASPİRİN ya da herhangi bir ağrı kesici ilaç uygulanmamalıdır. Kimyasal yapıları nedeni ile bu gibi ilaçlar diş etinde ve çevre yumuşak dokularda tahrişlere neden olabilmektedir. Bu da diş ağrısının yanında ikinci bir ağrının oluşmasına neden olacaktır. Eğer iltihap nedeni ile yüzde şişlik oluşmuşsa o bölgeye soğuk kompres yapılmalıdır. Dişhekimine gitmeden önce bir ağrı kesici ilaç alınabilir. Diş üzerinde çürük nedeni ile oyuk oluşmuşsa buraya çok az karanfil yağı (eugenol) emdirilmiş pamuk koyulabilir. Eugenol ağrının azalmasını sağlayacaktır. Ancak, bu işlemi yaparken eugenol fazla kullanılarak diş etine sızmasına neden olunmamalıdır. Çünkü karanfil yağı da yumuşak dokuları tahrip edici özelliğe sahiptir. Bir an önce dişhekimine başvurulmalıdır.

Acil yaklaşım gerektiren Diş kırılması

Tedaviye yardımcı olabilir düşüncesi ile -mümkünse- kırılan diş parçası bulunarak koruma altına alınmalıdır. 30 dakika içerisinde dişhekimine gidilmelidir. Bu arada bölgede kanama meydana gelmişse temiz bir gazlı bez ile basınç uygulanmalıdır. Basınç uygulamasına rağmen kanama 15 dakika içerisinde durmazsa en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Diş kırılmaları, dişlerin yerlerinde oynaması ya da çıkması, ağız dokularında yaralanmalar ve beyin sarsıntısı sıklıkla da basketbol, futbol vs. gibi kontak sporları yaparken oluşan çarpma ve düşmeler ile trafik kazaları sonucunda oluşmaktadır. Özellikle kontakt spor yapan çocuklarda oluşabilecek ağız yaralanmalarını ve diş kırıklarını önlemek için uygulanacak en uygun yöntem ağız koruyucusu (mounth guard) kullanmalarını sağlamaktır. Diş darbe nedeni ile kendi yuvasında yer değiştirir ise hafif bir parmak basıncı ile diş eski pozisyonuna getirilmeye çalışılmalıdır. Dişi yuvasına yerleştirirken kesinlikle zorlanmamalıdır. En geç 30 dakika içerisinde dişhekimine başvurulmalıdır.

Daimi dişin yerinden çıkması

Yerinden çıkan diş bulunmalıdır. Bulunan diş taç (kuron) kısmından tutulmalıdır. Dişi kök kısmından tutarak buradaki dokuların daha fazla hasar görmesine neden olunmamalıdır. Eğer dişin kök kısmındaki dokular fazla hasar görürse dişin yuvasına tutunması mümkün olmaz. Kuron kısmından tutulan dişin üzerinde bulunan yabancı maddeler akan su altında yıkanmalıdır. Diş yüzeyinin temizlenmesi sırasında ovalama işlemi yapılmamalı ve kesinlikle fırça kullanılmamalıdır Öncelikle dişi yuvasına yerleştirmeye çalışılmalıdır. Dişi yerine yerleştirirken aşırı kuvvet uygulanmamalıdır. Aksi taktirde diş ve diş yuvasında ciddi hasarlara neden olunabilir. Diş yuvasına yerleştirilebilmişse yerinde sabit kalabilmesi için üzerine temiz bir gazlı bez koyularak ısırtılmalıdır. Bu şekilde en kısa zamanda dişhekimine başvurulmalıdır. Eğer diş yuvasına yerleştirilememişse diş hekimine gidinceye kadar süt ya da su içerisinde korunmalıdır. Yerinden çıkmış dişi tekrar kazanılması için diş dokularının fazla zedelenmemesi ve mümkün olduğunca çabuk diş hekimine baş vurulması gereklidir.. Uygun şartlarda korunmuşsa ve en geç yarım saat içerisinde diş hekimine ulaştırılmışsa dişin tekrar kendi yuvasına yerleştirilerek (reimplantasyon) ile kurtulma şansı %90 dır.

Dudak ve yanak yaralanmaları

Yaralı bölge ılık su ile temizlenmelidir. Yara bölgesinde kanama varsa kanamanın durması için gazlı bezle basınç uygulanmalıdır. Yanak ya da dudak dışından soğuk kompres uygulanmalıdır. Eğer yara fazla büyükse ve kanama devam ediyorsa, dişhekimine ya da en yakın acil polikliniğine başvurulmalıdır.

Diş çekimi sonrasında oluşan kanamalar

Diş çekiminden sonra oluşan hafif kanamalar normaldir. Şiddetli kanama varsa hemen diş hekiminize ya da en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalısınız. Sızıntı şeklinde kanama varsa çekim yeri üzerine konulan gazlı bez basınç uygulayarak yarım saat tutulursa kanama duracaktır. Eğer kanama hala devam ederse en uygun olanı dişhekiminize başvurmanızdır. Bu mümkün değil ise bir çay poşetini suda ıslattıktan sonra gazlı beze sarınız ve çekim yerine basınçla uygulayınız . Çay yaprağı içerisinde bulunan kanın pıhtılaşmasına yardımcı mineraller sayesinde yarım saat içerisinde kanama duracaktır. Eğer sonuç alınmaz ise diş hekiminiz ya da en yakın sağlık merkezine başvurunuz.

Diş çekimini takiben öneriler

Hekiminizin yanından ayrıldıktan sonra, gaz tamponu ısırarak yerinde tutunuz. Kanama var ise ikinci tamponu da çekim yerine uygulayabilirsiniz. Çekimi takiben 4-6 saat kadar sızıntı halinde kanama meydana gelebilir. Çekimden sonra mümkünse başınız yüksekte olmak kaydıyla yatınız. Çekimi takiben yaklaşık 2 saat kadar herhangi bir şey yemeyiniz. Sıcak yiyeceklerden kaçınınız. Alkol ve kanamayı arttırabilecek olan ilaçları kullanmayınız. Eğer herhangi bir sorun olur ise (ağrı, fazla ve uzun süre kanama) dişhekiminize başvurunuz. Ani darbelerle dişin kırıldığı durumlarda olabildiği gibi sürekli ve yavaş yavaş etki yapan yüksek dolgular, sızıntılar, sinire ulaşan çürükler de dişin ölümüne sebep olabilir
×

Merhaba!

Temel Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi ile hızlıca görüşme başlatabilir veya randevu almak için hemen yazabilirsiniz

×