Uzmanlıklar

Diş hekimleri tarafından yaygın olarak uygulanan işlemler ve tedaviler hakkında bilgi edinin.


Öncelikle her şeyin fazlası zarardır.
Turkiye Klinikleri J Emerg Med-Special Topics. 2016;2(1):51-7
Makalede söylendiği gibi
''Dünyada en çok kullanılan analjezik olan asetaminofen (N-asetil-p-aminofenol, parasetamol, APAP) Türkiye'de 300'den fazla ilaç preparatının içinde mevcuttur. Parasetamol zehirlenmesi, istemli ilaç alımları içinde en sık rastlananıdır. Avrupa ve Kuzey Amerika'da karaciğer yetmezliğinin en sık nedenidir. Ciddi karaciğer toksisitesi aminotransferazların 1000 IU/L'nin üzerinde olarak tanımlanmaktadır ve 350 mg/kg'ın üzerinde alımlarda gelişir. Tedavi dozlarında alındığında parasetamolün %90'ı karaciğerde sülfat ve glukronit ile konguje edilerek metabolize olur, %8'lik kısım hepatik sitokrom p450 enzimleri ile (özellikle CYP2E1) N-asetil p-benzokinon imin (NAPQI)'e dönüştürülür. Glutatyon eksikliğiyle seyreden durumlarda (aşırı asetaminofen alımı gibi), NAPQI toksik olmayan metabolitlere dönüştürülemez ve karaciğer hasarına neden olur. Aktif kömür oral alımdan sonra 4 saat içinde verilmelidir, sonrasında bir yararı gösterilmemiştir. Eğer hasta kademeli ve mükerrer dozlarda parasetamol alarak zehirlenmişse tedavi kriteri olarak Rumack- Matthew nomogramına uymaz. Toksik doz alımından sonra erken verilen N-asetil-sistein tedavisi, akut karaciğer yetmezliğinin ilerlemesini yavaşlatmada etkilidir. Ancak akut karaciğer yetmezliği geliştiğinde, karaciğer transplantasyonu tek hayat kurtarıcı tedavidir.''Yani kısacası hekiminize danışmadan ilaç kullanmayınız. dişiniz ağrıyor ve hekime gitmekten korkup sadece ağrı kesici ile günü kurtarmak istiyorsanız  yapılabilecek en tehlikeli davranışı yapıyorsunuz demektir.Unutmayalım ki ağrı kesici bir ilaçtır ve ilaçları hekim kontrolünde ve yeteri miktarda kullanmak gerekir.
İmplant  BİYO UYUMLU mataryallerden  yapılan, insan vücuduna herhangi bir zararı ve olumsuz bir etkisi olmayan uygulamalardır. İmplant diş zararları hakkında bilgi almak isteyenlerin içi rahat olsun ki; implant dişin herhangi bir zararı yoktur. Yalnızca  hekiminizin  gerekli muayne ve tetkikleri doğrultusunda  karar verilen implantın başarısı  kişisel ve çevresel faktörlere bağlıdır.kişisel faktörler denilince kişinin sistemik durumu ve alışkanlikları,çevresel faktörler ise uygun teknik ile uygun koşullarda implant uygulaması gibi  konulardır. İmplant tekniği, 1950’li yıllarda ilk olarak maymunlar üzerinde denenmiş ve mükemmele yakın sonuçlar elde edilmiştir. İlerleyen yıllarda implant dişin mükemmele yakın değil direkt mükemmel bir teknik olduğu anlaşılarak uygulamaya geçilmiştir. İmplant tekniği ile kaybettiği dişi geri kazanan ve implant tekniğinin ilk kullanıcısı olan hastaların 30 yıldır implant dişlerini sağlam bir şekilde kullandıkları görülmektedir. İmplantın zararları yoktur, aksine çok daha yararlı ve kullanım kolaylığı olan bir uygulamadır. Siz de implant yaptırarak kaybettiğiniz dişleri tekrar kazanabilirsiniz. implant kemik ve doku kaybının yavaşlamasına hatta durmasına yardımcı olur .doku bütünlüğünü sağlamak için eksik dişlerin implant ile tedavi edilmesi doğru bir seçenektir.
diş implantı çene kemiklrine  yerleştirilen ve protezlere destek için yapılan yapay diş kökleridir. Eksik dişlerin yerine yapılan, uzun ömürlü ve yaşam boyu kullanılabilecek  bu yapay köklerin üzerine yapılan sabit ya da hareketli protezler hastanın çiğneme  fonksiyonunu , estetiğini  fonasyonu yerine getirir.kısacası eksik olan dişerin fonksiyonunu yerine getirebilmek için yapılan protezlere destek için çene kemiğine yerleştirilen yapay diş kökleridir.
Süt dişleri de tıpkı kalıcı dişlerde olduğu gibi tedavi edilmelidir. “Nasıl olsa değişecek!” düşüncesiyle bu dişlerin çekilmesi pek çok problemlere neden olur. Süt dişlerinin beslenmede önemi vardır. Çürük dişleri olan çocuklar dişleri ağrıdığı için doğru dürüst yemek yiyemezler. Aynı şekilde dişleri çekilen çocuklar da yemek yiyemedikleri için büyüyüp gelişemezler. Genel vücut gelişiminin yanı sıra süt dişleri çenelerin gelişimi için de gereklidir. Dişler konuşmak için gereklidir. Özellikle konuşmanın öğrenildiği dönemde ön süt dişlerinin eksik olması f,v,s,z,t harflerinin bir alışkanlık haline gelerek ömür boyu yanlış telaffuz edilmesine neden olacaktır.  Güzel bir gülümseme için ise sağlıklı dişlere ihtiyaç vardır. Çürük ya da eksik dişleri olan çocuklar çirkin göründüklerini düşünerek psikolojik rahatsızlık duyarlar. Süt dişlerinin bir diğer görevi de alttan gelen daimi dişlerin yerini korumaktır. Bir şekilde süt dişi zamanından önce çekilirse yandaki dişler bu boşluğa doğru kayar. Alttan gelecek kalıcı dişe yer kalmaz. Bu diş diğerlerini sıkıştırır, sonuç olarak çapraşıklıklar meydana gelir. Bu nedenlerden dolayı süt dişleri de daimi dişlerde olduğu gibi tedavi edilmelidir.

Süt Dişi Travmaları

Süt dişi travmaları, sıklıkla okul öncesi dönemde özellikle küçük çocukların dengelerini sağlamakta zorluk çekmeleri nedeni ile görülür. Araştırmalar, görülme sıklığının %11 ile %30 arasında değiştiğini göstermektedir. Bu oranlardaki büyük farklılıkların hekime başvurma oranının düşük olmasından kaynaklandığı bildirilmiştir. 1 -3 yaşlarında, fiziksel aktivitenin artması ile doğru orantılı olarak görülme sıklığı artar. Erkek çocukları daha fazla etkilenir. Kalıcı dişlerde travma görülme sıklığının ise %22 oranında olduğu ve 8 -11 yaş arasında sıklıkla görüldüğü saptanmıştır.

Süt Dişi Travma Tedavileri

Olayın oluş zamanı dişin etkilenme miktarını ve tedavi planını etkiler. Olayın nerede olduğu tetanoz profilaksisi açısından önemlidir. Diş travmalarının olası zararlarından korunmak için travma şekli ve büyüklüğü nasıl olursa olsun eğer bilinç kaybı, kanama, denge kayıpları, baş ağrısı, kusma, bulantı, konuşma zorlukları vb. gibi genel sağlık durumu ile ilgili bir problemi yoksa en kısa sürede mutlaka bir diş hekimine, mümkünse bir çocuk diş hekimine başvurulmalıdır.

Süt Dişi Travmalarından Korunmak İçin Neler Yapılmalı

Aileler ve çocuklarla ilgilenen kişilere düşen birinci görev diş travmalarına karşı hazırlıklı olmalarıdır. Bu hazırlık acil durumlarda ne yapılması gerektiğinin bilinmesi ve ulaşılacak hekimin belirlenmesini içermektedir. Ayrıca çocuklara, spor yaparken ağız koruyucu aparey ve kask, arabada kemer ve koltuk, evde ise düşmeyeceği ortamlar sağlanmalıdır. Travma ile diş hekimine başvuru arasında geçen süre, tedavinin başarısını etkileyen birinci nedendir. Eğer diş kırıldıysa ve kırık parça bulunabildiyse, kırık parçayı hemen bir süt içerisine koyarak mümkün olan en kısa sürede (ilk 1 saat içerisinde) diş hekimine başvurmak gerekir.

Biberon Çürüğü

Bebeklerde bazen dişlerin üzerinde sürer sürmez kahverengi lekeler oluştuğu ya da bu dişlerin kırılıp döküldüğü gözlenir. Aslında bu lekeler diş çürükleridir ve dişler de çürük nedeniyle kırılır. Çocukluk döneminde yaygın olarak görülen ve halk arasında “biberon çürüğü” olarak adlandırılan bu durum, yanlış beslenmeye bağlı olarak gelişen enfeksiyon hastalığıdır. Ciddi sorunlara neden olabilen biberon çürüğü, erken yaşta görülmesi nedeniyle tedavisi oldukça güçtür. Bebek beslenmesinde en önemli besin olan anne sütü ya da inek sütü doğal olarak şeker içerir. Gece yatmadan önce ya da uyku sırasında bebek anne sütü ya da biberon emerse süt ağızda birikerek mikropların dişleri çürütmesi için elverişli bir ortam oluşturur. Bu nedenle özellikle gece beslenmesi sonrası dişlerin temizliğine özen gösterilmelidir.Genellikle üst ön dişlerde görülen bu çürükler, bazı durumlarda aşırı ilerleyerek tedavisinin imkansızhale gelmesine neden olabilir. Bu tip durumlarda tedavi edilemeyen dişlerin çekilmesi söz konusu olur. Süte ilave edilen şeker, pekmez, bal ve benzeri şekerli gıdalar çürüğün daha çok yayılmasına ve ilerlemesine neden olur. Bu nedenle uykudan önce verilen mamadan sonra ağız iyice çalkalanmalı ve yalancı emzik herhangi bir tatlıya batırılarak verilmemelidir.

Hollywood smile yada Hollywood Gülüşü nedir?

Kusursuz ve güzel bir gülüş hayatın pek çok yerinde bize ayrıcalıklar katar. Hem görünüm hemde iletişim için; dişler ve gülümseme çok önemlidir. Bazen diş formları istenildiği kadar güzel yapılsada diğer önemli faktörlere çok dikkat etmek gerekir. bunlar yüzün hatlarına uyarak kişinin ten rengine ,dudaklarının yapısına ve gülüşüne bakılarak konumlandırılan dişlerdir.yani dişler tek başına bir anlam ifade etmez. Tam bir uyum içinde olmalıdır. Son yıllarda Hollywood starları gülüşleri ile dikkat çekmeye başlamış ve “Hollywood smile” terimi ortaya çıkmıştır. Dengeli gülüş için gerekli bazı kurallar: Dudak Çizgisi: Dikey diş görünürlüğü, ya da üst kesici dişlere göre dudak yüksekliğidir. Normali, üst dudak diş-diş eti sınırına ulaştığında dişlerin arasındaki diş eti ile üst keserlerin tamamının görülmesi normaldir. Yüksek dudak çizgisi, klinik kuronun tamamı ve bitişik diş eti doku bandını gösterir. Düşük dudak çizgisi, üst ön dişlerin %75’inden daha azı görülür. Kadınların dudak çizgisi erkeklerden 1,5 mm daha yüksek olduğu için gülümsemede 1-2 mm diş eti görünürlüğü kadınlar için normal kabul edilir.kısacası kadın ve erkekte olması gereken konumlandırmalar farklıdır. Gülümseme Arkı: Poz gülümsemesinde üst ön dişlerin kenarları boyunca hayali olarak çizilen çizgi ile alt dudak iç kontürü arasındaki ilişkidir, kurvatür kadınlarda yaşlandıkça düzleşme eğilimindedir.yani yaşa bağlı ve yüzün kurvetürlerine bağlı olarak dikkatli bir çalışma gerekir. Üst Dudak Kurvatürü: Gülümseme sırasında üst dudak orta noktasından ağız köşesine kadar değerlendirilir. Ağız köşesi dudak orta noktasından daha yüksek ise yukarıda, aynı hizada ise düz, aşağıda ise aşağıda denir. Yukarıda ve düz dudak kurvatürlerinin aşağıdakine göre daha estetik olduğu düşünülmektedir. Göründüğü gibi dudak ve dişlerin uyumu çok önemlidir.işte bu noktada diş hekimliğinin uyum ve sanatla buluşma noktası denir……

Hollywood Gülüşü’ne sahip olmak için gerçekleştirilen işlemler nelerdir?

Porselen vener: Diş yüzeylerinin çok hafif aşındırılarak, dişlerin ön kısımlarına uygulanan yaprak porselen kaplamadır. Porselen Vener, çarpık, aralıklı, kırık, küçük ve sarı renk gibi estetik bir görüntüye sahip olmayan dişler için gerçekleştirilen bir uygulamadır. Kısa sürede gerçekleştirilebilen işlemdir ve diş dokusuna en az müdahale bu yöntemde gerçekleştirilir. Bu sayede diş yapısının korunması sağlanmaktadır. Işık geçirme özelliği sayesinde doğal dişlerden ayırt edilmez ve renk değiştirmezler. Diş beyazlatma: Güzel bir gülüş için ihtiyaç duyduğumuz en önemli detaylardan biri de beyaz dişlerdir. Diş hekiminiz tarafından belirlenecek yöntemle diş beyazlatma işlemi uygulanabilir. İhtiyaca göre evde ya da diş hekiminizin uygulayacağı işlemlerle diş beyazlatma işlemi de gerçekleştirilir. İmplant tedavisi: Diş estetiğini bozan diş kayıpları varsa bunlar implant tedavisiyle giderilebilir. Hollywood Smile gülüş tasarımı ile estetik, simetrik ve beyaz dişlere kavuşmanız sağlanır, dişlerinizde ve diş etlerinizde sağlıklı bir görünüm elde edilir. Gülüş tasarımında, doğru bir ağız kapanışı ve yarım ay veya ay şeklinde gülümseme hattıyla daha enerjik ve genç bir görünüm hedeflenir.
Diş implantları diş eksikliklerini ortadan kaldırarak estetik ve fonksiyonun hastaya yeniden iadesi için uygulanan tedavi yöntemidir. İmplant kelime anlamı olarak tedavi amacıyla vücut içerisine ve canlı dokulara, cansız maddelerin yerleştirilmesini ifade eder. Dental implantlar kemiğin içine, üzerine veya mukozaya yerleştirilen ve dişin yerini tutması amaçlanan yapılardır.

Niçin diş implantları yapılmalıdır?

•Diş implantları kemik kaybını önler. Bu, şu demektir: Normalde bir dişiniz çekildiğinde çekilen bölgedeki kemik dokularında erime olur. Bu istemediğimiz bir fizyolojik erimedir. Şayet diş çekildikten hemen sonra o bölgeye implant uygulanırsa kemik kaybı oluşmaz. Böylece o bölgede kemik kaybı olmadığı için dişeti çekilmesi de görülmez ve estetik olarak çok daha mükemmel sonuçlar oluşur. •Çekim bölgesindeki kemiğin miktarını korumak için implanttan başka seçenek yoktur. •İmplantın en büyük avantajlarından biri ise bitişik dişlerde hiçbir işlem yapılmamasıdır. Normalde size sabit bir köprü yapılırken boşluğa komşu iki dişiniz de kesilmek zorundadır. İmplantlar sadece çekim boşluklarına yapılır ve yan iki dişe hiç dokunulmaz. •İmplantlar size en doğal görünümlü dişler kazandırır. Çiğneme sırasında kendi doğal dişiniz gibi kullanabilirsiniz. •Ve tabii ki gülümserken kaybettiğiniz özgüven duygusunu yeniden kazanırsınız.

Diş implantları her yaşta uygulanabilir mi?

Kemik gelişimini tamamlamış tüm bireylerde implant uygulanabilir. Bu yaş kadınlarda 15-16, erkeklerde 17-18′dir. İmplant uygulaması için üst yaş sınırı yoktur; genel sağlık durumu uygun olan her yaştaki kişiye implant başarıyla uygulanabilir. Özellikle yaşlı kişilerde diş kayıpları daha çok olduğu için, kemik erimelerine bağlı olarak protez tutuculuğunda sorun yaşandığından ileri yaşlarda olanlar implant gereksinimine daha çok ihtiyaç duyarlar. Dolayısıyla yaşlı bireylerde diş implantları uygulamaları gençlere göre daha fazladır. İmplant tedavileri iki aşamadan oluşur. Cerrahi aşama ve üst yapı aşaması. İmplantlar cerrahi işlemle yerleştirildikten sonra belli bir süre beklenir. Bu bekleme süresi “osteointegrasyon” denilen implant’ın çene kemiğiyle biyolojik olarak kaynaşması için gerekli olan süredir.

İmplantların yerleştirilmesi için uygulanan tedavi aşamaları nelerdir?

İmplant yapıldıktan sonraki bekleme süresi geçtikten sonra ikinci aşama olan porselen kaplamanın yapımı, ortalama bir haftada tamamlanır.

Operasyon sırasında ağrı olur mu?

Dental implantlar, implant başına 5-10 dakikalık sürelerde hastanın uyutulmadığı lokal anestezi altında yapılan müdahalelerle çene kemiğine yerleştirilir. Bu amaçla basit bir dolgu işlemi için yapılan lokal anestezi uygulanır. İŞLEM TAMAMEN AĞRISIZDIR.

İmplantın Ömrü Ne Kadardır?

Uygun koşullarda, implantın ömrü belirli yıllarla ifade edilemez. Doğru planlanmış bir implant iyi bir teknikle çene kemiğine yerleştirilmiş ve üzerine uygun bir protez yapılmış ise ayrıca hasta bakım ve hekim kontrolleri düzenli ise implantın ömrü yaşam boyudur denebilir.
Ortodonti; dişler ve yüzdeki düzensizliklerin (maloklüzyon) teşhisi, önlenmesi ve tedavisiyle ilgilenen diş hekimliği dalıdır. Ortodonti kelimesi, Yunanca’da ortho “düzgün” ve odons “diş” kelimelerinden oluşmaktadır. Kelime anlamı olarak düzgün diş anlamına gelse de ortodonti, yüz ve çenelerin gelişim bozukluklarının düzeltilmesini de amaçlar. Ortodontik tedavinin ana amacı iyi bir kapanıştır. Bu da düzgün olarak sıralanmış dişlerin karşı çenedeki dişlerle uyumlu olmasıdır. İyi bir kapanış; ısırma, çiğneme ve konuşmayı kolaylaştırır. Ağız sağlığının geliştirilmesi ve böylece genel sağlığın da iyileşmesine yardımcı olur ve kişinin özgüvenini artırır.
Ortognatik cerrahi halk arasında çene ameliyatı olarak bilinir. Hastanın problemine göre alt ve üst çene aynı anda ameliyat edilebildiği gibi sadece alt çene ya da üst çeneye de operasyon yapılabilir. Alt çene ameliyatı ortodontik tedavi sırasında, tedavi sürerken yapılır. Ameliyat süresi, bozukluğa göre tek çenede olduğunda yaklaşık 1,5-3 saat sürmekte ve 2-3 gün arasında hastanede yatılması gereklidir. İlk hafta sıkıntılı geçse de 1 ay sonra belirgin bir düzelme olur. 6. aydan sonra tamamen iyileşme görülür. 1 yıldan sonra ise hastalar hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam edebilirler. Alt çene ameliyatına 18 yaşını geçmiş hastalarda ortodontik tedaviye destek amaçlı veya ortodonti tedavisinin tek başına yeterli olmadığı vakalarda başvurulur. Alt çene ameliyatı yapılmadan önce mutlaka ortodonti tedavisine başlanmış ve dişlerin konumlarının düzeltilmiş olması gerekir. Bu ameliyat ortodontik tedavi süresinin bir parçasıdır. Dişlerdeki şekil bozuklukları her yaşta tedavi edilir, fakat çene bozuklukları hastanın yaşına göre yapılacak tedavide değişiklikler gösterir. Ergenlik yaşını geçirmiş ve yetişkin hastalarda cerrahi işleme başvurulur. Bu operasyon sırasında hastanın dişlerindeki teller çıkarılmadan ameliyat gerçekleştirilir.

ALT ÇENE AMELİYATI NEREDE VE NASIL YAPILIR?

Alt çene ameliyatı hastanede genel anestezi altında yapılır. Bu tarz ameliyatlarda oluşabilecek enfeksiyonlara karşı bu ameliyatların tam teşekküllü bir hastanede, steril ameliyat şartlarında yapılması gereklidir. Bunlara dikkat edildiği sürece enfeksiyon riski son derece düşük olmaktadır. Ameliyat ortodonti tedavisi sırasında dişlerin şekil bozukluğu giderildikten sonra diş telleri çıkarılmadan yapılır. Alt çenenin normalden küçük ya da geride olması durumunda çene kemiği kesilerek öne doğru alınır ve oluşan aralığa kemik dokusu nakledilir. Titanyum plak ve vidalarla sabitlenir. Alt çenenin önde ya da aşırı geliştiği durumlarda da kemik dokusu kesilerek alt çene geriye alınır. Kesik vidalarla sabitlenir. Dişleri birbirine bağlamak gerekmez. Beslenmeyle ilgili bir sorun yaşanmamaktadır. Ortaya çıkan şişlikler ise bir haftada geçmektedir.

CERRAHİ İŞLEM ÖNCESİNDE NELER YAPILIR?

  • Öncelikle hastanın tam teşhisi için röntgen çekilir.
  • Ameliyat sırasında rehber olması açısından alçı modeller yapılır.
  • Sefalometrik inceleme yapılır. (Operasyon öncesi değerlendirme için çekilen kafa röntgenidir)
  • Fotosefalometrik analiz. (Cerrahi öncesinde hastanın profildeki değişimi öncesi ve sonrasını gösterir)
  • Bu çekilen filmler bilgisayara aktarılarak çeşitli ölçümler yapılır, kullanılan programlarla ameliyat olacak hastanın ameliyat sonrası görünümü hakkında fikir sahibi olunur.
  • Çalışma sonrası problemin kaynağı belirlenir ve böylece ameliyat planı yapılır.

ALT ÇENE AMELİYATININ AVANTAJLARI NELERDİR?

  • Mükemmel bir estetik ve iyi bir profil görünümü elde edilir.
  • Yaşam kalitesi artar ve kendine güven gelir.
  • Hastanın çiğneme, yemek yeme ve konuşma gibi sorunları düzelir.
  • Ortodontik tedavinin uzun vadede başarılı sonuçlanmasını sağlar.
  • Ortodontik tedavinin süresini kısaltır ve çene kemiğinin daha iyi konumlanması sağlanır.
  • Hastanın varsa nefes problemleri ortadan kalkar.
  • Ameliyat ağız içinden yapıldığı için iz kalmaz estetik açıdan hiçbir problem olmaz.

OPERASYON SONRASI NELERE DİKKAT EDİLİR?

  • Koruyucu olarak ameliyat sonrası antibiyotik tedavisi yapılır.
  • Ortaya çıkabilecek ağrılar için ağrı kesici ve kas gevşeticiler kullanılmalıdır.
  • İlk haftalarda sıvı gıdalar tüketilmelidir. Daha sonrasında yumuşak gıdalara geçilir.
  • İlk sargılar 3-4 gün içinde çıkarılır ve dikişler alınabilir.
  • Hastalar sadece alt çene operasyonu olduğundan bir hafta sonra normal hayatına dönebilir.
Tırnak yeme alışkanlığına çoğunlukla 3-4 yaşlarından önce başlamaz. (Çok ender olarak 5 aylık gibi erken bir dönemde görülebilir). Çocukların %33 de tırnak yeme davranışı görülür. Bu oran erken ergenlik çağına kadar sürer. Ergenlik çağında tırnak yiyen çocukların sayısı %40-45’e yükselir. Yani ergenlik çağına doğru çocukların hemen hemen yarısı tırnak yeme davranışı gösterir. Bunun nedeni olarak gençlerin çevreden onay görmemeleri olarak değerlendirilir. Ayrıca tırnak yiyen çocukların ailelerinin çoğunda tırnak yiyenlere rastlanmaktadır. Bunun içinde tırnak yemenin bir taklit olduğu ve büyükleri taklit etmek suretiyle öğrenildiği ileri sürülmektedir. Ergenlik çağında sosyal onay görenlerin çoğu bu alışkanlığı terk etmektedir.Tırnak yemek bazen ayak parmaklarını ısırmakla ve ayak tırnaklarını el parmaklarıyla yakalama ile ilişkili görülmektedir. Ayak parmağı tırnağının yenilmesi ve ısırılması hemen hemen sadece kızlarda görülmektedir.

Tırnak yeme alışkanlığının sebepleri

Bu davranışın altında yatan sebepler parmak emmede olduğu gibi çoğunlukla psikolojik rahatsızlıklardır. Alışkanlık daha çok baskı altına alınmış heyecanların ilgilendiği durumlarla olup, çocuk bunun arzu edilmeyen bir davranış ve alışkanlık olduğunu anlayınca kökleşmekte olduğu görülmektedir. Tırnak yeme bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilir. Aile içinde aşırı baskılı ve otoriter bir eğitimin uygulanması, çocuğun sürekli azarlanarak eleştirilmesi, kıskançlık, yeterli ilgi ve sevgi görememe sıkıntı ve gerginlik başlıca nedenlerdir. Anne babanın yaşantısı da önemli bir etkendir. Anne baba geçimsizlikleri anne babanın sık sık kavga etmesi ailedeki sorunlar çocuklarda tırnak yeme gibi davranışlara neden olur. Bunun yanı sıra anne babanın aşırı kaygılı olması çocuğu aşırı derecede koruyup kollaması ayrıca anne babanın çocuklar arasında ayrım yapması çocuklar arasında kıskançlığa yol açar. Bu da dolaylı şekilde kendini tırnak yeme olarak gösterir. Tırnak yeme daha önce belirttiğimiz gibi taklit yoluyla da edinilebilen bir davranıştır. Ailede herhangi bir bireyin tırnak yeme davranışı göstermesi doğal olarak çocuğun ilgisini çekecektir. Ayrıca tırnak yeme davranışı olaylara bağlı olarak gelişebilmektedir. Çocuğu tedirgin eden herhangi bir olay veya çevrede onun için hoşnutsuzluk yaratacak herhangi bir durum bu davranışı göstermesine yol açar.

Tırnak yeme Tedavi ve alınabilecek önlemler

En etkili yöntem 3-4 yaşlarına kadar bu alışkanlığın anne baba tarafından görmezlikten gelinmesidir. Daha sonra bu alışkanlık devam ederse;
  • Çocuğun gerginlik ve uyumsuzluk nedenleri iyice araştırılmalı ve bunlar saptanarak çözüm getirilmeli
  • Çocuğu azarlamak, korkutmak, ceza vermek gibi zorlayıcı yöntemlerin uygulanması yararlı olmamaktadır. Hatta kimi zaman daha ağır duygusal problemlerin çıkmasına neden olabilir.
  • Çocukları korku kaygı yaratacak durumlardan uzak tutmak gerekir.
  • Küçük çocukların kaygı korku verici televizyon filmlerini izlemeleri, kavgalı olaylarda bulunmaları çocuğu heyecanlandıracağı için sakıncalıdır.
  • Tırnak yiyen çocuklara geceleri yatarken eski hafif eldivenleri giydirmek. Çocuk gece tırnaklarını yemek veya ısırmak istediğinde hatırlatıcı olması bakımından yararlı olabilir.
  • Parmak ve tırnağa acı fakat zararsız bir sıvı sürülebilir. Bu hem hatırlatıcı ve hem de tırnağını ağzına götürdüğü zaman acı ile birleştiğinde terk etmeye yardımcı olabilir.
  • Çocukların ilgisi başka yöne çekilebilir. Sinema, televizyon izlerken veya radyo dinlerken onun ağzını çiğneyecek bir şeyle meşgul etmek tırnak yemenin ve ısırmanın yerine gelecek bir etkinlik olabilir.
  • Çocukları ara sıra başarılarından dolayı ödüllendirme bazı durumlarda yarar sağlayabilir. Ancak bunun kısıtlı ve uygun şekilde kullanılması gerekir. Aksi takdirde çocuk yeni ödüller almak için bunu kullanabilir.
  • Tırnak derin kesilebilir. Çocuğun kendi tırnak bakımıyla uğraşması da yararlı olabilir. Bunun içinde çocuğa manikür ve pedikür malzemeleri alınabilir.
Son söz ve bir önlem olarak tırnak yemenin ve ısırmanın çok kötü bir alışkanlık olmadığı ve bunu isteyenlerin kolaylıkla terk edebilecekleri çocuklara anlatılmalıdır. Çocuk buna inandırıldığı zaman bu alışkanlıktan vazgeçmek için çaba gösterecektir. Çünkü dış etkenler çocuğun bu alışkanlıktan vazgeçmesine fazla etkili olmamakla bazı hallerde alışkanlığın kökleşmesine ve başkalarını kızdırmak ve huzursuz etmek için bir araç olarak kullanılmasına neden olmaktadır

DİŞ ZAMANI DOLMUŞ RESTORASYONLAR (DOLGU VE KURONLAR) NİÇİN YENİLENMELİDİR?

Bunun bazı sebepleri vardır; YIPRANMA : bir restorasyonunun ömrünü etkileyen birçok faktör olmasına rağmen, gümüş (amalgam) dolgu, kuron veya köprünün ortalama ömrü 5 ila 15 yıldır. kompozitlerin (plastik-diş renkli dolgu) ortalama ömrü ise 5 ila 10 yıldır. Çiğnemek suretiyle dişlere ve dolgulara uygulanan sürekli kuvvetler yıpranma sebebidir. Bazı durumlarda porselen veya altın kuronlar, karşı dişin sürekli öğütmesinden dolayı yıpranır. SIZINTI : dolgular yıpranma ve travma (darbeler) sebebiyle kenarları boyunca açılmaya başlar. Bu durumda sızıntı kaçınılmazdır. Genelde bir kuronun ısırma yüzeyindeki sızıntı, hasta tarafından fark edilemez. Bu, bakterilerin dişin daha derin bölgelerine nüfuz etmesine sebep olur. Bir kez bakteri, diş veya kuronun içine nüfuz ettikten sonra oradan çıkarılamaz ve hızla çürüme başlar. Tüm bunlardan daha da kötüsü, bu hasarın genellikle görülmemesi ve çürüme dişin özüne gelinceye kadar hiçbir belirti vermemesidir. TEKRARLAYAN ÇÜRÜKLER : ilk çürüğe sebep olan şartlar, dolgunun etrafında başka çürümelere de zemin hazırlayabilir. Diş temiz tutulmazsa dolgunun kenarlarından tekrar çürüyebilir. Dişin üzerinde bir kuron varsa ve ağız bakımına da dikkat edilmiyorsa, kuronla diş arasında kolaylıkla çürüme başlayabilir. Daha önce bahsedildiği gibi çürüğe müdahale edilmezse, çürük dişin sinir odasını işgal ederek apseye yol açabilir. Bu olaylar, kanal tedavisi veya dişin kaybıyla sonuçlanacaktır. ÇATLAKLAR : gün boyunca dişlerimiz tahminimizden daha çok fiziksel kuvvetlere maruz kalır. Sadece yemek yerken bile dişlerimizin santimetrekaresi yüzlerce kilogram-kuvvet değerinde basınca maruz kalır. Isırma basıncı ve sert yiyeceklerin çiğnenmesi dişler veya restorasyonlarda ince çatlaklara sebep olabilir. AŞINMALAR : çatlaklar için zamanında önlem alınmazsa dişler kırılır veya aşınır. Daha pahalı ve ayrıntılı işlemlere ihtiyaç duyulur hale gelir. Bu tip dişlere kuron tavsiye edilir. Bazen bahsedilen bu çatlak ve aşınmalara, porselen kuronda da rastlanır. Aşınmış bir porselenin ömrü dolmuştur ve parçalanmaya başlar. Rutin kontrollerde mevcut porselen kuronlardaki yıpranmaların saptanması ve gerekli önlemlerin alınması restorasyonun ömrünü uzatacaktır. ESTETİK : zamanla dolgular renk değiştirir veya lekelenir. Dolguların görüntüsünün değişmesi bazı zamanlarda sağlık açısından bir risk teşkil etmese de ağız içinde hoş olmayan bir görüntüye sebep olacaktır. Günümüzde metal renkli dolguların yerine, dişlerle aynı renkte özel dolgu maddeleri kullanılarak bu hoş olmayan görüntülerden kurtulmak mümkündür. HASTALIKLARI : birçok hasta dişeti hastalığı sebebiyle dişlerini kaybedeceğinden habersizdir. Dişeti hastalığı sebebiyle hiç çürüksüz dişler bile kaybedilebilir. Bu süreç çok yavaş ilerler. Dişeti çekilmesini kemik kaybı izler ve dişin destek dokuları eridiğinde dişin kaybı kaçınılmazdır. Dişhekiminiz bu hastalığı tespit ettiğinde, hastalığın ilerlemesini durdurucu önlemlerden bahsedecektir.
×

Merhaba!

Temel Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi ile hızlıca görüşme başlatabilir veya randevu almak için hemen yazabilirsiniz

×